Bütün dünyada 8 Mart Günü “Kadınlar Günü” olarak kutlanmaktadır.
8 Mart Günü, günün anlam ve önemini belirten demeçler verilir, konuşmalar yapılır, bazı panel ve sempozyumlar düzenlenir. Bu konuda yapılan çalışmalardan örnekler sunulur, ileriye dönük etkinlikler ve projeler hakkında kamuoyu ile bilgiler paylaşılır.
Çözüm noktası her zaman olduğu gibi bunda da eğitimden geçiyor. Bu nedenledir ki, kız çocuklarının okullaşması, eğitim alması en büyük arzumuz haline geldi.
Her yıl 8 Mart dünya kadınlar günü olarak kutlanır. Annelerimizin, ablalarımızın, büyük annelerimizin ev işlerinde, iş hayatında çok önemli yeri vardır. İşinde başarılı olan her erkeğin arkasında iyi bir destekçi kadın vardır.
Yuvayı kuran, mutlu eden, aileyi bir araya toplayan erkekten çok kadınlardır. Anneler çocukları üzerine babadan daha çok titrerler, daha fedakar davranırlar.
Şimdi Bakınız…
Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği EMEK VE EŞİTLİK savaşının temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde başladı. Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40 bin işçinin insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev, polisin saldırısıyla kanlı bitti. Saldırı sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi yanarak ve ezilerek can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.
Yaşamımızda nefes almamızdan başlayıp ölüme dek her zaman yanımızda olan desteklerini üzerimizden esirgemeyen, sevgiyi ve şefkati karşılık beklemeden veren ; eğiten, yetiştiren bizi biz yapan kadınlarımızın ve tüm dünya kadınlarının «8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü» kutlu olsun.
8 Mart Kadınlar Gününü kutlarken ; günümüz Dünyasında karşılaştığımız zorlukları, sorunları gündeme getirip çözüm araması gereken bir gün olması için çaba göstermeliyiz.
Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. Kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve kadın haklarının daha fazla yaygınlaştırılması adına son yıllarda önemli adımlar atıldı. Sorunun tamamen çözümlendiğini söyleyemeyiz. Kadınların şiddetten tamamen arınmasını da söyleyemeyiz.
Şiddetin dört bir tarafta herkes için olduğunu söyleyebiliriz. Sokak ortasında şiddete maruz kalan çocukların, şiddete maruz kalan erkeklerin, şiddete maruz kalan kadınların görüntülerini yayın organlarında sıklıkla görebiliyoruz. İnsanın olduğu her yerde suç var ve bu devam edecek.
Yapılan çalışmalar, alınan tedbirlerin bunların asgariye indirilmesi içindir. Temennimiz odur ki, kadınların da erkeklerin de kısacası insanların şiddete maruz kalmadan yaşantılarını sürdürsün.
Kadınlara özgü bir günün var olması sevinci ile kutlanmaya başlayan “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” yurtta ve Doğubayazıt’ta çeşitli etkinlikler ile kutlanacak. Kadınların toplumdan beklentileri ve dayanışmalarını andıran etkinlikleri hep birlikte takip edeceğiz.
Birleşmiş Milletler tarafından yapılan araştırmalara göre bugün dünyadaki işlerin % 66’sını kadınlar yapıyor. Erkeklerden daha çok iş yapan kadınlar gelirin ise sadece % 10’una sahip olabiliyorlar. Yine dünyadaki mal varlıklarının % 1’ine sahip olan kadınlar şiddet ve aile işi suçlarda başrol oynadıkları görülüyor. Türkiye’de aile içi suçların % 90’nını kadına karşı işlenen suçlar oluştururken, yine % 50’sinden fazla evliliklerinin ilk gününden itibaren şiddetle karşılaşıyor. Kadınlar bu nedenle mücadelelerini sürdürüyorlar.
1908 yılında 15 bin kadın daha kısa zaman çalışma ve daha iyi gelir ve oy hakkı için New York’ta yürüyüş düzenledi. Doğum izni istemeyi de ihmal etmeyen 15 bin kadının yürüyüşteki sloganı “ekmek ve gül” idi. Ekmek, yaşama güvencesi ve karın tokluğu, gül ise daha kaliteli yaşamı simgeliyordu. Günümüzde kadınla çalışarak ekmeklerini kazanıyor, doğum izni de alıyorlar…
İlerleyen yıllarda Avrupa’nın birçok ülkesinde çeşitli aktiviteler ve eylemler yapıldı. Ekmek ve barış adı altında yüz binlerce erkek ve kadın yürüyüşler düzenledi. Bugün ülkenin her bölgesinde kadınları en az erkekler kadar aktif görmek mümkün. Çeşitli sektörlerde çalışan kadınların erkeklerden pek geri kalır yanı da yok.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra kadın haklarında da ciddi değişikliklerin olduğu ülkemizde artık oy kullanmakla sınırlı kalmayan kadınlarımız, seçilme hakkına da haiz oldular. Günümüzde zor şartlar altında hayatlarını idame ettiren kadınlarımızın yanı sıra çeşitli sektör ve kurumlarda da söz sahibi olan kadınlarımız kadın hakları mücadelesinde başarılı bir performans sergilemiş olarak görünüyorlar.
Anadolu kadınının her geçen gün şiddet ve zorluklar ile karşılaştığına da tanık oluyoruz. Özellikle
Yörede kadınlara saygı ve sevgi azalmış, kadınlara yeterli ilgi ve alaka gösterilmemiştir. Yöre kadınları ırgatlar kadar çalışıyor, işlev görüyor. Dünya düzenine ayak uyduran ülkemizde Anadolu’da kadınların yaşadığı hayatın içler acısı olduğunu söylemek mümkün.
Kadınlar günü adı altında bir araya gelerek erkekleri eleştirmek, tenkit etmek yerine daha iyi bir yaşam standardı yakalamak için birlik ve beraberlik içerisinde hareket edilmesi daha mantıklı olur diye düşünüyorum.
Kadın erkek eşitliğini sağlamanın tek yolu kadınların eğitim düzeylerini yükseltmek, bilinçlenerek kendi sorunlarını çözecek bir yapıya ulaşarak başanabilir.
Toplumsal değerlere sahip ve insan gibi yaşamak için mücadele eden kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.