21 şubat Dünya Anadil Günü

21 şubat Dünya Anadil Günü

Doğubayazıt Eğitim-sen bir basın açıklaması yaptı

21 şubat Dünya Anadil Günü


Doğubayazıt Eğitim-sen bir basın açıklaması yaptı


         21şubat dünya ana dil günü nedeniyle Eğitim-sen bir basın açıklaması yaptı.


         Doğubayazıt Eğitim-sen binası önünde Eğitim-sen Başkanı ıhsan Yeşil tarafından okunan basın bildirisine , Eğitim-sen üyeleri yanı sıra Doğubayazıt?ta faaliyet gösteren birçok sendika üyeleri katıldı.


         Okunan bildir şöyle:


         Diller insanlığın kültür mirasının korunmasına, kültürler arasında köprü  kurmasına yardımcı olan güçlü bir araçtır.


UNESCO?  nun yayınladığı dünya dilleri atlasına göre; dünyada konuşulan 6000 civarında dillerden 2500 dil kaybolma aşamasındadır. 200 dil sadece 10 kişi ve daha az insanlar arasında konuşulmakta, 200 civarında dil ise 10 ile 50 kişi arasında anadil olarak kullanılmaktadır. En büyük sebebi;  yerli halkların doğal yaşam alanını tahrip eden sömürgeciliğin ve sonra da tek dilliliği dayatan devlet politikaları olmuştur. Günümüzde yasakçı politikalar hala dillerin yaşamasının ününde en büyük engel olarak durmaktadır. Oysa yok olan her dil ile birlikte insanlığın, kültür ve tarih hazinesinden önemli bir değer kaybolmaktadır. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür kurumu UNESCO Genel kurulunun 1999 yılında 21 şubat gününün Uluslar arası anadili günü olarak kutlanması bu açıdan büyük önem taşımaktadır. UNESCO? nun anadili ile ilgili uluslar arası bir gün belirleme kararının ardında yatan en önemli etken, anadilinin önemine dikkat çekmek, dünya üzerindeki kültürel-dilsel çeşitliliğin, tüm insanlığın korumakla yükümlü olduğu ortak zenginliği olduğuna işaret etmektedir. Dil sadece bir iletişim aracı değildir. Her dil o dili konuşan toplumun tarihinin, kültürünün, onurunun ve kimliğinin taşıyıcısıdır. Dahası dil o toplumun kendine has olan evrenin içinde yaşadığı, yeniden üretildiği ve gelecek kuşaklara taşındığı canlı bir yapı olma özelliğine de sahiptir. Bu nedenle; bir dilin yok oluşu aynı zamanda insanlığın ortak geçmişinin ve kültürel mirasının bir halkasının kaybolması ve bir evrenin yok olması anlamına da gelmektedir.


         Bir dili kullanan toplum fertlerinin azalması yada yok olmasında sömürgeciliğin bu toplumların doğal yaşam alanlarını tahrip etmesi ve bizzat bu toplumları kırımdan geçirmesinin payı çok büyüktür.


  Başka bir neden ise; tek dilliliği savunan devletlerin farklı diller üzerindeki yasakçı ve baskıcı politikalarıdır. Yeryüzünde insanlığın ortak kültürel zenginliğinin nadide birer parçası olan dilleri tehlikeli gören, yasaklayan ve yok etmeye çalışan ülkeler 21. y.y da da bu politikalarını yoğun bir şekilde sürdürmektedirler. Ne yazık ki; Ülkemiz de de farklı anadilleri üzerinde tarih boyunca baskı, yasakçı, inkar ve imha politikası uygulanmış ve Hala da programlı bir şekilde uygulanmaktadır. Diller kimi zaman inkâr edilmiş, kimi zaman yok sayılmış ama her dönem dillerin önüne yasal engeller konulmuştur. Bu durum günümüz de hala açık olarak görülmektedir.


         50 ye yakın dilin konuşulduğu ülkemiz de , bu durumun kültürel zenginlik olarak görülmesi, korunması ve geliştirilmesi için çaba harcanması gerekirken; tehlike olarak değerlendirilmesi ve yasaklanması,  inkar ve imha ile yok edilmek istenmesi üzüntü vericidir. Üzüntü verici olduğu kadar da vahimdir.


         Anadili ile ilgili yasakların; birey ve toplum açısından en acı olanı ise anadilinde eğitimin yasaklanmasıdır. Çünkü biz eğitimcilerin de çok iyi bildiği gibi anadili, insanın dış dünya ile ilk iletişim kurduğu, dünyayı tanımaya ve algılamaya başladığı, kimlik gelişiminin ilk adımlarını içinde yaşadığı dildir.


         Konuya ilişkin bilimsel çalışmalar; kişinin düşünsel gelişimi açısından olduğu kadar, ruhsal ve kimliksel gelişimi açısından da anadilinde eğitimin önemini ortaya koymuştur.    Kişinin eğitim yaşamına kendi anadilinde başlamaması, anadili kısır bıraktığı gibi, başka dillerin öğrenmesini de güçleştirmektedir.


         Resmi dil dışındaki anadillerine ilişkin yasaklar çoğunlukla ülke birliği ve toplumsal bütünlük kaygısı ile açıklanmaktadır.  Ancak bir ülkedeki gerçek toplumsal bütünlük ve birliğin yasaklarla değil, farklılıkların kabul edilmesi ve bu farklılıklar arasında bir ahenk yaratılmasıyla sağlanacağı bilinmelidir. Toplumu oluşturan farklı kesimlerin kendi dilleri ve kültürleri ile toplumsal bütünlüğe dahil olmaları daha birleştiri olacaktır.


         Çeşitlilik içinde birliğin ve uyumun sağlanacağı, Anadilinin kullanımı önündeki tüm engellerin kaldırılacağı, imha, inkar, tekçilik ve yasakların son bulacağı,  dillerden korkulamayacağı yarınlar dileğiyle ?


Anadilin önündeki tüm engeller kaldırılmalı ve yasaklar son bulmalı, 21 şubat uluslar arası anadil günü tüm halklara kutlu olsun.  






Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor