FIRAT BEYAZIT ÇELİK YAZIYOR
HIŞMEDİK, HIŞMİYECAĞIZ!
20 Yıl oldu ,kocaman bir yirmi yıl, kimimizin bu süre içerisinde çocuğu büyüdü, kimimizin torunu. Ama Doğubayazıt Gazetesi büyüdükçe, büyüdü ve acısı ile kederi ile yirmi yıla vardı.
Bu gün yirminci yılımıza vardığımız için mutluyuz,umutlarımızı hiç bir zaman karaya vurmadık,geleceğimizi sayfalarımıza kaydettik.
20 yıl oldu, koskocaman yirmi yıl, siz okurlarımıza acısıyla tatlısıyla türlü zorlukları aşarak, siz okurların sesi ve kulağı olduk. Uzak yakın demeden, sizlere ulaştık. Derdinizi ve kederinizi,sevinçlerinizi her kes ile paylaştık.Yağmur olup hepinizin tepesinden öteye, heybetli Ağrıdağı´na savrulduk. Biz hış, dediler, biz hışmedik, gür sesimiz ile avazımız çıktığı kadar bağırdık,ne siz okurlarımızı ezdirdik, nede kendimizi ezdirdik.
20 yıl oldu hışmeden, susmadan,korkmadan,azamli cesaretimizlen siz okurlarımızın yanında olduk ve olmayada devam edeceğiz.
Siz okurlarımız yanımızda olduğunuz sürece, başımız dik,anlımız açık bu yola baş koyduk, aydınlık olan yolumuza devam edeceğiz.
Biz Doğubayazıt´ız,Doğubayazıt´lıyız, Doğubayazıt Gazetesiyiz. Yürekliyiz, ceratliyiz, azimliyiz.
Çünkü bu gücümüzü siz okurlarımızdan alıyoruz. Korkmuyoruz çünkü siz okurlarımızdan ve değerli dostlarımızdan cesaret alıyoruz. Cesaretimiz yücedir,korkaklığımız karanlık bir çapulcunun çantasında gizlidir.
Bundan 20 yıl evveldi, dar bir alanda, küçük bir masanın üzerinde tam anlamıyla! emekliye ayrılmış, Rahmetli Asım Aladağ´dan bizlere miras kalmış, tuşları bile eksik olan bir daktilo ile başladık bu işe...
Gazetemiz babası Nezir Çelik , sevinçliydi, sevinçli olduğ olduğu kadarda, endişeliydi, uykusu kaçıyordu,yandan,yana dönüyordu."acaba becere bilecekmiyim?." endişesini taşıyordu. Tabi ki, kolayı değil,bir gazeteye babalık etmek...
Nezir Çelik endişelerini bir kenara bırakarak,dürüstçe yoluna koyuldu ve Doğubayazıt Gazetesini siz okurlara sundu.
Doğubayazıt Gazetesi yayın hayatına başladı. Mehmet Koç Baş Yazıyı yazdı, Musa Konyar Yazı İşleri Müdürlüğünü üstlendi, Nezir Çelik haberlerleri titizliklen hazırladı, ben dış haberleri gazeteye aktardım, Hamza Salman o zaman ki, minik elleri ile harfleri kumpasa dek, dek dizerek,sayfasını tamamladı.Ve Doğubayazıt Gazetesi çıktı, Küçük bir çocuğun haykırarak,bağırması ile Doğubayazıt Gazetesini o minicik elleri ile her kesin eline tutuşturdu... Doğubayazıt´lılar,Ağrı´lılar, Patnos´lular, Hamur, Tutak, Eleşkirt,Taşlıçay, Diyadin, Iğdır ve adını sayamadığım, İl, ilçe kasaba, kaza ve köylere ulaştı. Doğubayazıt Gazetesi...
İnsanlar Gazeteyi ellerine aldıklarında kederlerini tozlu ratflara bırakarak, sevinçlere boğuldular, mutluluk abidelerini Ağrıdağı ile eş değer seçtiler. Çünkü onların sorunlarını,acılarını, kederlerini, sevinçlerini dile getirebilecek bir gazete çıkmaya başlamıştı artık. Azimli ve cesaretli olan, Gazetenin kadrosu onlara hiçte yabancı değildi,Gazetenin kadrosu tavandan değil,tabandan gelmişti. Ve daha evvelde çeşitli dallarda siz sayın okurlara hizmet etmişti..
Doğubayazıt Gazetesi, büyüdükçe, büyüdü, Hemen, hemen tüm Türkiye´ye yayıldı, tüm olanıksızlara rağmen okurlarına ulaştı.Son dönemde kadrosuna sevgili kardeşim Gülten Aras Korkmaz´ıda katarak yoluna devam etmeye başladı...
İşte böyle devam etti, geçti yıllar,ne günler,ne aylar. Ne aylar geçirdik yoksulluğun alasını geçirdik, hemde her kesin gözü önünde, görmek istemeyenlerin aç ve sussuz ağladık beraber göz yaşlarımızı savurduk heybetli, Ağrıdağı´nın eteklrine.Ve hala ayakta isek siz sevgili okurlarımızın ve dostlarımızın sayesindedir...
Desteklerinizle ve yüreklerinizle beraber geçirdiğimiz o koca 20 yıl....
Dedim ya! 20 yıl önce kırık,dökük ve kelimenin tam anlamıyla Asım Aladağ´dan bize miras kalmış ve emekliye ayrılmış bir daktilo bizlere hayat verdi..
Harabe bir çatının altında sevgi ve paylaşımın gölgesinde ulaşmaya başladık o eşsiz sevgi dolu yüreklerinize.Kalemi dahi ortak kullandığımız küçük bir masada çıkan ve gerçeği aydınlatan yazılar yazdık yüreklerinizin en ücra köşelerinden...
Ağrı ki, yıllardır acıya ve yoksulluğa umuduyla göğüs germiş,Ağrı ki, bir hayatın yüz yıllardır bir hayatın göz yaşlarını yüreğinde saklamış,kimdir peki bunları yer yüzüne çıkaracak?....Önce düşündük gözler ve yürekler, Ağrı´ya,Doğubayazıt´a değer veren bütün gözler ve yürekler bu hayatı göz yaşını sunmak lazımdı..Sofranızdaki güzelliklere ve karar verildi, o küçücük büro dünyanın en büyük basın kuruluşlarından daha büyük ve sevgi doluydu...
Bu nedenle başladık yazmaya, Acemi ama sevgi dolu yürekle başladık.Acemi, ama ne var ki, bilinçliydik. Ve görevimizi biliyorduk... Ağrı´yı,Doğubayazıt´ı ve Ağrı´nın geri kalmışlığını anlatmalıydık, her şeyi ile bilene ve bilmiyene..
Ve Doğubayazıt´ı artık herkes biliyor. Bunda da siz okurların katkısı fazladır.Ve şimdi 20. yılımızı kutluyoruz.Bu da siz okurların sayesinde.Feyiz aldığımız Ehmede Xanı, Gölgesinde çay içtiğimiz İshakpaşa sarayı, bizi serinleten Ağrıdağı, Buz mağaraları,Meteor çukuru,Keşişin bahçesinden ya da ne bileyim dünyanın hiç bir yerinde olmuyan,sazlıkta renga,renk binlerce kuş çeşitleri ile Güzel yurdumuz Doğubayazıt´ı anlattık,anlatmaya da çalışacağız.
Biz siz okurlar sayesinde kocaman bir aile olduk.Bu aile ile dürüst,abartızız yolumuza devam ediyoruz. Dedim ya! yirminci yılımıza girdik,bu yirminci yılda,bu yolda beraber yürüdüğümüz, yüreklerimizi birleştirdiğimiz her kese sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz...
Artık daha büyük ve daha cesur düşünüyoruz.Korkmuyoruz,çünkü korkunun ecele faydası yok,diye biliyoruz.
Daha çok umut taşıyor yüreklerimiz,dah çok gülücük ve dudaklarımızda ve hüzünz artık paylaştıkça azalıyor. Şimdi göz yaşlarımız bile süslüyor Ağrıdağı´nı.Artık daha özgürce düşünüyoruz, ipoteksiz bir yaşam var yüreklerimizde.
Balıkgölü suyuna düşüyor karanlık... Poyraz Çelik bebek artık oyuncağı olmasada, gülüyor. Çünkü oda Doğubayazıt Gazetesi gibi büyüyor. Rahime ablamın gözleri her akşam bir başka bakıyor artık dünyaya, çünkü onların hayat hikayesini yazan bir gazeteleri var artık, Sekiz köşe şapkası ile Mehmet abim Hassattan memnun olmasada,yine de memnun.Çünkü gazetesi öyle yazıyor.
Şimdi bu yüreklerle hep beraber 20. yaşımızı kutluyoruz. Biz şimdi sizin için, sizin gazeteniz olduğumuz için bu gün hala varız, Var olmaya da devam edeceğiz.
Bu yolun başında bizim yüreklerimize umut eken, çocuklarını ve sağlığını gazetesinin uğrunda ihmal eden,siz okurlar için en güzel gazeteyi sunan ve siz gazete okurlarını ihmal etmeyen, gazetemiz babası emekçisi,kurucusu sevgili kardeşim, Nezir ÇELİK 20 yıl büyük bir mücadelenin sonunda bizleri ayakta tuttu.S
iz okurlara ışık oldu.Mehmet Koç´la, Nezir Çelik´len, Gülten Aras Korkmaz´la, Fırat Beyazıt Çelik´len, Hamza Salman´la Doğubayazıt Gazetesi bir kale gibidir.
Her zaman olduğu gibi gerek Doğubayazıt´lı, gerek Doğubayazıt sevdalısı, nerde ise, uçsuz, bucaksız, yerde de olsanız,derdinize,kederinize, neşe´enizlen beraber olacağız. Siz okurlar ve dostlar iyi ki varsınız, Doğubayazıt Gazetesi iyi ki, doğmuş, Allah uzun ömürler versin,sizlerlen beraber nice yıllara...
NEDEN HIŞMIYECAĞIZ?
Vakti zamanda bizim oralarda bir hemşerimiz siyasete atanıyor.O zamanlar jandarmanın zulümü çokmuş, Kürt´çe konuşmak kimin haddineymiş konuşmak. Saftirik bir hemşerimiz siyasete girer. Türkçe desen Allaha emanet, okuma-yazma sıfır kilo metre yol alır.ve kürsüde başlar,Kürtçe konuşmaya.Jandarmalar görününce,yanındakiler saftiriki uyarır, "kıro hışbe, hışbe cenderme tenı" bizim saftirik kendisini kaptırır, yarı Türkçe, yarı Kürtçe başlar konuşmasına, "Ben hışmem,beni hıştıremesiniz, ben hışmıyecağım" (Ben susmam, ben susmuyacağım,beni susturamasınız) demiş, ve postasını koymuş.Geçmişte bu halk neler çekmiş,ne cahillerin gazabına uğramış, aklıma geldikçe çıldırıyorum.
20 Yıl boyunca belki bazıları bizide "hıştırmeye" çalıştı,ama ve lakin hiç hışmedik ve de hiçte hışmıyecağız...
Bu yirmi yıl zarfında, ne kimseye kin tuttuk, ne kimsenin maşası olduk, nede kimsenin sözü ile hareket ettik. Biz bizi bildik,biz siz dostları bildik. Öyle de olmaya devam edeceğiz. Sıfır kuruşluk insanlara da haddini bildirdik...
Mutlu olun, umutlu kalın. Buradayız sizlere hizmet etmeye devam edeceğiz.Yeterki,siz bizi takip edin,her ner de,hangi Doğubayazıt´lı varsa her zaman orada olacağız,sizin sesiniz kulağınız olmaya devam edeceğiz...
HOŞ GELDİN BEBEK ARAMIZA!
Sevgili kardeşim Nezir Çelik ve Refika Çelik´in kızları Naime Olcay (Çelik) Baran ile Ahmet-Songül Baran´ın oğulları Mazlum Baran´ın ?ELVİN? adında bir çocuğumuz dünyaya geldi, tüm aile bireylerini kutluyorum.Hoş geldin bebek,aramıza hoş geldin.Allah her kese sağlıklı uzun ömürler versin. ?ELVİN? bebek 20. yılımıza armağan oldu.
GEÇMİŞ OLSUN KARDEŞİM
Akrabam, canım ciğerim, sevgili kardeşim Ferdi Konyar bir rahatsızlık geçirdi. İstanbul´da özel bir hastanede iki hafta müşade altında tutulduktan sonra, şimdi eski sağlığına kavuştu. Geçmiş olsun kardeşim, Allah acil şifalar versin...
GÜLE, GÜLE GÜZEL DOSTUM
Çok sevdiğim,canım, ciğerim kadim dostum Nihat Çoktin´i genç yaşta kayıbetmenin acısını yaşıyorum. Allah Rahmet eylesin, Mekanı Cennet olsun. Erkenden bizi terk etti,genç yaşına doyamadı bizi bırakıp gitti bu satırları yazarken ,kelimeler boğazımda düğümlenip durdu, Nihat Çoktin sen bizi bu kadarmı sevmedin,erkenden aramızda ayrıldın?, bu köhne dünyanın neyini beyenmeyipte, erkenden aramızdan ayrıldın? mekanın cennet olsun, Ehmede Xanı komşun olsun. Güle, güle güzel dostum...Güle, güle...
ÖNEMLİ NOT:
Bir sonraki yazım, Akrabam,sevgili dostum başarılı iş adamlarımızdan, Maksut Konyar ve onun başarılı çıkışlarını anlatan Çapa Bilim Kolejlerini anlatacağım...
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55
Ağrı
22.11.2024