Maksut KONYAR yazıyor
Geçtiğimiz günlerde CHP?lİ Milletvekili Birgül Ayman Güler?in ? Türk ulusuyla Kürt milliyetçiliğini eşit, eş değerde gördüremezsiniz. Bundan sonra biz savunmadayız, bundan sonra meşru müdafaa hakkı için saldırıdayız? sözleri birço
Doksan yıldır eğitimden sağlığa, yargıdan asayişe, ekonomiden ulaşıma kadar ülke yönetiminde bu sapkın fikir resmi ideoloji öğretisi oldu.
Sapkınlık normal bir durum gibi topluma sürekli empoze edildi. Kâh göbeğini kaşıyan adam olarak, bazen de general ile köylünün oyu nasıl bir olur şeklinde tezahür etti.
Kürt çocuklarının ana dilde eğitim görmesini büyük tehlike gören anlayış, başörtülü kızların eğitim hakkını bir felaket addeden, Alevilerin mezhep özgürlüğünü engelleyen, tüm farklılıkların potansiyel suç teşkil ettiğini ön yargılı kabul eden Devletin resmi fikir ve ideolojisidir.
İşin garibi ise bu cehaletlerini bilimsellik, çağdaşlık argümanı olarak topluma sunmaya çalışmalarıdır. Bilinçaltında yatanlar dışa vurduğu zaman Nazi faşizminden farklı olmadığı gün gibi ortaya çıkıveriyor.
Esas sorunların kaynağı, bu insan zekâsından yoksun ulusalcı fikirdir.
İnsanları eşit görmeyen mantık siyaseten neden hiçbir zaman iktidar olmayacağının izahıdır.
Çünkü maazallah bu çağda bu fikirden ulusalcı, faşist bir iktidarı düşünmek bile insanları ürkütüyor.
Şimdiye kadar ülkenin istikrara kavuşmamasının sebebi resmi ideolojinin bu öğretisidir.
Esas bölücülük bu sapkın fikirlerin tezahürüdür. Irkçılığın merkezinde olan bu zihniyetin dışa vurumudur.
?Türk Ulusu ile Kürt Milletini bir tutamazsınız.?
Ülkenin on yılda bir askeri darbeye muhatap olması, meclisin kapatılmasına yol açan, demokrasinin askıya alınması ve faşist askeri darbe anayasası ile halen yönetilmemiz tüm bu hukuksuzluğun bizlere hukukmuş gibi sunulması demokrasi kültürünün iğdiş edilmesinin kaynağı bu sapkın düşüncedir.
Askeri vesayeti besleyen, silahı ve şiddeti kutsayan militarizmin kaynağı olan ha keza bu mantalitedir.
Bu ülkede bu faşizan kafa yapısına ırkçılık hâkim olduğu sürece hiçbir zaman gün yüzü göremeyiz.
Aynı mantık ile doksan yıldır inkârcı, asimilasyoncu, bağnaz, sapkın bir fikri normal bir durum gibi devlet politikası haline getirilerek, mütemadiyen topluma zehir zerk edilmiştir. Sorunların kaynağı, bu eşitliği kabul etmeyen inkârcılıktır. Bundan kurtulmak bu günden yarına zor gibi ...
Zaman zaman iktidarın yanlış icraatlarını en radikal biçimde eleştirmiş olmakla birlikte ortada normalleşme emareleri için adım atan bir Ak Parti iktidar var. İster beğenelim, ister beğenmeyelim. Bu ülkede Ak Parti iktidarının alternatifi olacak bir muhalefet maalesef henüz yok.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?ın geçtiğimiz günlerde ?Ben Türkçülüğe de, Kürtçülüğe de karşıyım, bizim medeniyetimizde ırkçılığa yer yoktur. Irkçılık, şeytanidir ? sözleri ile uzattığı zeytin dalını görmemek mümkün değildir. Doksan yıllık bu asimilasyoncu politikaya karşı verilen önemli bir cevaptır.
CHP ile MHP askeri vesayetin ürünü siyasi partilerdir. Özgürlük ve demokrasiden asla hoşlanmazlar. Ülkenin çağdaş bir anayasaya kavuşmasından, eşitlik temelinde barışın olmasından son derece rahatsızlar. Ülkenin evrensel bir hukuk normuna gelmesi ve değişiminin önündeki en büyük engel muhalefet partileridir. Tüm bu olumsuz tutumları sivil anayasa çalışmalarında ki CHP ve MHP engellemeleri ile defaten gün yüzüne çıkıyor.
Türkiye?de ciddi bir muhalefet sorunumuz var. Ak Parti iktidarını daha çok demokrasi, özgürlükler ve yeni çağdaş sivil anayasa konusunda sıkıştıracak tutarlı bir muhalefet partisine ihtiyaç olduğunu çok net görüyoruz.