UMUT MELEKLERİ İLE UMUDA YOLCULUK

UMUT MELEKLERİ İLE UMUDA YOLCULUK

Bir başkadır benim Doğubayazıt?ımın insanı...

FIRAT BEYAZIT Yazıyor
Bir başkadır benim Doğubayazıt’ımın insanı, Evhamlıdır Duyarlıdır Yüreklidir, Aydındır, Cefakardır, Vefakardır, Heybetli Ağrıdağı kadar başı dik-anlı açık özü ne ise sözüde odur.
Doğruluk hazinesidir benim Doğubayazıt’ım tapusu onda olmazsa da anahtarı kendisindedir.
Umut Melekleri, bu adı onlara Doğubayazıt halkı takmış yada yakıştırmış.
Kendileri ile bir araya geldik, uzun uzadiye konuştuk. Bir birlerinin sözünü kesmeden her kes sırasıyla anlamlı ve manalı konuştu. Mutluydular umutluydular yaptıkları yardımların içinde alınlarının ak’ıyla çıkmıştılar ve bu işi başarı ile becerdiklerinden dolayı çok mutluydular. Heycanlarını yitirmiş bu işin artık erbabı olmuştular.
Umut Melekleri Doğubayazıt’lı onurlu insanların gururunu rencide etmeden onların sesi oldular. Davut gibi Onlara bir sel oldular Fırat gibi, Onlara dağ oldular Ağrı gibi, geçtikleri ve gezdikleri tepeler onlara engel olmadı.
Ağrı dağı’nın ufkunda doğan güneş oldular, Meta Bese’nın kapısına nur oldular. Ape Agit’in tarlasında ırgat oldular, Yeşil gözlü, nur yüzlü Zelal’a mevan oldular, Mert yürekli brusk bakışlı Şervan’a abla oldular. Kısacası o köy senin bu köy benim demediler, özgürlük ve barış güvercinleri her yana saldılar. Ve böylece “umut melekleri” oldular.
Umut melekleri ile olan sohbetimizde pekte abartılı laflar konuşulmadı. Zaten abartılacak hiç bir şey yoktu. Her kes bir birini iyi bildiği için hava oldukça temiz berrak ve samimiyet konuşmalarla harmanlandı.
Bu işe nasıl başlandı bunlar kimden destek aldılar, nerden çıktı bu yardım kampanyası?...
Daha evvel BAY-DER’in kuruluşunda ve yönetiminde tek kadın olarak katılan ve büyük özveri başarı gösteren iş konusunda olsun yardımlar konusunda olsun deneyimli olan…
GÜLNUR ERASLAN EREN’den başlayalım:
“Biz Doğubayazıt’lı bayan arkadaşlarla kahvaltıda olsun, yemeklerde olsun, düğün-dernek gibi yerlerde hep bir araya geliriz. Çocukluğumuzu gençliğimizi varlığımızı yokluğumuzu nasıl büyüdük bu günlere nasıl geldik?.
Gibi konuları konuşur tartışırdık. Söz konusu çocuklar olunca akan sular durur bir kaç arkadaşla bu konuyu ortaya attık ve tuttu. İlk otuz kişi ile bir araya geldik, çocuklara yardım konusu ele alındığında katılımcıları ikiye katladık, yani altmış (60) kişi olduk. Tüm arkadaşlar özveri ile davrandılar. Zaman geçirmeden araştırdık, Doğubayazıt’taki köylerle bağlantı kurduk, öğretmenlerden bilgi aldık, başladık çalışmaya. Doğrusu en kısa zamanda bu denli başarılı olacağımızı zannetmiyorduk ama anlımızın akı ile işin üstesinden geldik.”
Kaç kişi yardım dağıtımına katıldınız, her halde altmış kişi olduğu gibi Doğubayazıt’a ve köylere gitmediniz?, sorum üzerine,
TÜRKAN TURAN GERZ açıklık getirdi:
“Sadece on bir kişi Doğubayazıt’a gittik, bizimle gelen bu arkadaşların ismini verebilirim deyince ‘lütfen’dedim;
Ayşe Baycan FİDAN,
Neşe Baycan BUDAK,
Sebile YASSUBOĞA,
Edibe KAYA,
Nazire KAHRAMAN,
Makbule ÇAKAN,
Hanım ÖZDEMİR,
Serpil SAFSİN
ve üçümüz yani,
Gülnur Eraslan EREN,
Arzu ERASLAN ve
Türkan Turan GERZ
(GAT) acil ihtiyacı olan köylerimize yani ulaşımı rahat olan köylere ulaştık yardımlarımızı dağıttık. Çok mutlu oldum, hiç bir şey bu kadar bana mutluluk vermemişti, şu an bile o mutluluğu ve heyecanı yaşıyorum, o çocuklarla bir daha karşılaşmak ve kucaklaşmak için sabırsızlanıyorum.”
ARZU ERASLAN ise duygularını anlatırken, çok temkinli
davranıyordu, Tanınmış iş adamlarımızdan Mümin Kireç’in kızı olduğundan mı, Ahmet Eraslan’ın eşi olduğundan mı? Daha sonra kendisi bu merakıma açıklık getirdi:
“Benim eşimin ortamı dolayısıyla çok yerler gezdim, gerek yurt içi, gerek se yurt dışı, ama Doğubayazıt’a gitmem kendi halkımla kucaklaşmam gerçekten beni çok mutlu etti. Hatta diyebilirim hiç bir şey beni şimdiye dek bu kadar mutlu etmemişti. O insanların sıcaklığı o çocukların gerçek duyguları kadınlarımızın özverili sevgileri yani hiç bir şey orada yapmacık değildi, her şeyin gerçeğini orada yaşadım. Yolumuzu kesenler çayını ekmeğini aşını bizim ile paylaşmak isteyenler oldukça duygulandık. Sürekli duygulu anlar yaşadık. Şimdi kendime kızıyorum, neden bu insanlardan o kadar uzak yaşamışız neden bunlar ile zamanında gelip kucaklaşmamışız, asıl dostluğu mertliği bu insanlardan öğrenmemişiz. Fazla söze gerek görmüyorum, bu insanları tanımaktan çok mutluyum gururluyum, bu insanlarımızla gurur duyuyorum ve onları çok seviyorum sevmeye de devam edeceğim.”
DOĞUBAYAZIT BİZE KUCAK AÇTI
Her kes fikrini beyan ediyordu. Söz dönüp dolaşıp kimlerden yardım gördüklerini kimlerin umut meleklerine yakınlık gösterdiklerine ise sırasıyla cevapladılar.
HACI SEBİH TANRIVERDİ, ERCAN ERYILMAZ, ERDEM MEHMET ERASLAN, MNG KARGO, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ, KAYMAKAM, BELEDİYE BAŞKANI’INA SONSUZ TEŞEKKÜRLERİNİ İLETTİLER…
Doğubayazıt’a daha varmadan hayırsever iş adamlarımızdan Hacı Sebih Tanrıverdi, Umut Melekleri’ni havaalanında karşılıyor onları Doğubayazıt’a götürüyor, konaklama organizasyonunu iş adamlarımızdan Ercan Eryılmaz ayarlıyor, MNG kargo yapacakları yardımları hiç bir ücret almadan yardımları götürecekleri yere kadar götürüyorlar.
Hacı Sebih Tanrıverdi’nin yardımlarını anlatmakla bitiremediler. Erdem Mehmet Eraslan, Ercan Eryılmaz, Doğubayazıt Kaymakamı Karahan Daştan, Doğubayazıt Belediye Başkanı Murat Rohat Özbay, Doğubayazıt’taki sivil toplum örgütleri hepsi kendilerini aramışlar, gerekli yardımlar ne ise yapacaklarını söylemişler;
“Gerçekten Doğubayazıt bize kucak açtı, Başta Hacı Sebih Tanrıverdi kaldığımız 3 günlük süre içerisinde hiç bizi yalınız bırakmıyarak dağıtılan yardımlara hep yardım etti, bayan olduğumuz için bütün zorlukları Hacı Sebih Tanrıverdi üstlendi, gerçekten emeği çoktur Hacı Sebih ağabeyin, Tanıdığımız tanımadığımız her kes bizi davet etti, ama vaktimiz yoktu bütün bu yardımları en kısa zamanda dağıtmamız gerekiyordu, diyoruz ya! Hacı Sebih Ağabeyin ve MNG kargonun bu konudaki yardımları takdir edicidir. Sağolsunlar Belediye Başkanımız Rohat Özbay, Kaymakamımız Karahan Daştan ve sivil toplum örgütleride bizi yalınız bırakmıyarak, sürekli aradılar, yardım etmek için hazır olduklarını söylediler. Bu konuda çok şanslıydık Gurur duyduğumuz Doğubayazıt’ımızı gurur duyulacak insanlar idare ediyor.”
KÖYLERDEKİ YARDIMLARIN ÇOK İYİ GEÇTİĞİNİ İFADE ETTİLER
Sabahın erken saatlerinde kalkıp yola koyuluyorlarmış, sabah kaldıkları yerin önünde hep onları Hacı Sebih Tanrıverdi bekliyormuş, yol arkadaşı olmuş yoldaş olmuş, bilmedikleri konularda hep yardımcı olmuş, çocuklara yardım dağıttıklarında, çocukların hiç aç gözlü olmadıklarını, bazen birisine biz iki paket verdiğimizde geri iade ediyorlardı, bir çikolata yada şekerden fazla verdiğimizde birini alır ötekini geri veriyordular, diye devam ettiler sözlerine Umut Melekleri:
“Biz üç günde 20 köy dolaştık,yaptığımız yardımların içerisinde Bot, Pot (mont), Eşofman ve kırtasiye malzemeleri vardı bin (1000) çocuğumuza yardım ettik.. (G.E.E.) yardım dağıtırken karşıda mavi gözlü, güzel bakışlı bir kız çocuğu duruyordu, yanımıza çağırdım gelmedi, ben yanına gittim, adın ne senin, neden yanımıza gelmiyorsun?, diye sorunca, kendisinin isminin Zelal olduğunu söyledi, paket verdik almadı, nedenini sordum, benim montum var küçük kardeşimin montu eskimiş isterseniz ona verebilirsiniz, çok duygulandım,
Zelal’a sarıldım öptüm bir insan bu kadar mı, tok gözlü olur. Bir mont seçtik verdik kardeşine götürsün diye, şeker verdik bir tane aldı, benim hakkım bir tane bir sürü çocuk var, onlara verin dedi. Çocuklar hepsi alçak gönüllüydü, biz yardım dağıtırken, hiç büyüklerini görmedik, hep öğretmenler vasıtası ile ihtiyaç sahiplerine dağıtım yaptık, Sadece büyükler kapılarını sonuna kadar açıp, misafirperverliklerini bize gösterip sofralarına bizi davet ettiler.”
GÖRDÜKLERİMİZE İNANMADIK HANGİ ÇAĞDA YAŞADIĞIMIZA DEM VURDUK…
Biz köyleri gezerken bu yardımları dağıtırken çok mutluyduk ancak mutluluğumuz ve sevincimiz Besler (Subhana Jorin) köyüne gittiğimizde kursağımızda kaldı. (GAT) çocukların elinde defter, kalem, kitap yerine tezekle okula gittiklerini gördük. (GAT) “duygulanarak” devam ettiler. Bu bizi çok üzdü, bazı köy okullarının kalorifer ile ısındığını bazılarının kömür ile ısındığını gördük, ama tezekle ısınan Besler’deki köy okulu bizi derinden üzdü. Lütfen bunu belirtin, Sayın Kaymakam ve Milli Eğitim Müdürü derhal buna el atsın. Bizde burada duyuruyoruz, Sayın Kaymakam ve sayın Milli Eğitim Müdürü hangi çağda yaşıyoruz da! Çocuklarımız hala kitap yerine tezekle okula gidiyorlar? Kaymakan Karahan Daştan’ın bu konuda duyarlı ve titiz olduğunu bilmiyenimiz yoktur, büyük ihtimal hebarder değildir.
Sohbetimiz oldukça sıcak geçti, Daha doğrusu çok sevdiğim Arkadaşım Hayrettin Fidan’ın eşi sevgili yengem Ayşe Baycan FİDAN’ında aramızda olmasını isterdim, işi yoğunmuş gelememişti. Umut Melekleri artık umut dağıtmaya bir kereliğine değil bunu 2-3 ay sonra tekrar yapacaklarına dair karar almışlar.
Çok talep varmış kendilerinden, Hatta Tunceli (Dersim)den bile kendilerine yardım için talep gelmiş. Zaman geçtikçe bayanlar saati ihmal etmiyorlardı, birde espiri patlattılar, “Koşturmaktan heriflerimiz bizi boşuyacaklar” ama hiçte öyle değil eşleri canla başla onlara her zaman yardımcı olmuşlar ve olmaya da devam edeceklerini beyan etmişler.”Siz yapın biz her zaman sizin arkanızdayız”
Umut Meleklerinin bu çalışmaları toplum içerisinde oldukça takdir topladı. Tabi ki, olumlu olumsuz eleştrilerde olmuştur. Umut Melekleri’nin tek arzuları Doğubayazıt’lı duyarlı kadınlarımız bizi yalınız bırakmasınlar, gelsinler el ele kol kola verelim hep beraber bu başarıya imza atalım.
Çocuklar bizim çocuklar Yurdumun güzel çocukları.
“Şimşek bakışlı
Ela gözlü,
Yeşil gözlü,
Mavi gözlü,
Kahverengi bakışlı
Cana can katan, merhametli,yürekli,
Sevgi dolu çocuklarımız.
Berivan, Baran, Rojin, Şivan, Zelal, Beritan
Göz renkleri ve hatta isimleri bile değişik olabilir.
Ama yürekleri sevdaları birdir.
O ÇOCUKLAR BİZİM ÇOCUKLARIMIZ”
NEDEN GAT?
Evet Neden GAT sorumuza ise, üçü birden açıklık getirdi. Yani Gülnur Eraslan Eren, Arzu Eraslan ve Türkan Turan Gerz;
“ Biz GAT’ı etiketleştirdik. Patentini veTelif hakkını aldık. Artık insanlar bu adreste bize ulaşabiliyorlar, bizim ile bağlantı kurabiliyorlar. Elektronik posta adresimizden telefonlarımıza kadar hepsini resmileştirdik. Yani GAT’ı markalaştırdık. telif hakkı bize ait kimse kullanamaz, onun için GAT dedik.
Daha konuşulacak ve yazılacak çok şey vardı, vaktimiz azdı, her birimiz İstanbul’un tarumar olmuş bir yerinde gelmiştik.
Az ve öz konuştuk. Doğubayazıt’ın tapusu onlarda olmazsa da, Doğruluk hazinesinin anahtarı onlardaydı.
Devam edeceğiz, bir daha ki, yazımda kare büyük olacak...



reşit
14.02.2015 11:58:17
Yorum yapmadan duramacam öncelikle bizim bildiğimiz 4 büyük melek vardır görevleri bellidir umut melekleri yoktur. İdeal bir Müslüman karakteri ne sahip mü’min kadına, gönlünü almak için, melek gibisin denilebilir iyilik gösteriş yarışı değildir insanın vicdanı ile yaptığı bşeydir her halde bu hemşerilerimiz bunu duyan insanların,heveslenip yardım yapacaklarını düşünmüşler.yada toplum nezdinde üstünlük gösterişi yapmışlar Yapılan hayır ve iyilikler Allah`la kul arasında kalmalı.

  • BIST 100

    9357,24%-0,11
  • DOLAR

    34,57% 0,26
  • EURO

    36,28% 0,16
  • GRAM ALTIN

    2993,61% 1,07
  • Ç. ALTIN

    4956,37% 0,00

Egazete


  • Cuma 7.8 ° / 0.8 ° Güneşli
  • Cumartesi 9.9 ° / 0.8 ° Güneşli
  • Pazar 9.1 ° / 0.9 ° false

Ağrı

22.11.2024

  • İMSAK 06:23
  • GÜNEŞ 07:53
  • ÖĞLE 12:55
  • İKİNDİ 15:25
  • AKŞAM 17:48
  • YATSI 19:12