SEYİTHAN KAYA YAZIYOR
-1-
Atalardan gelen ve onların yüzyıllar içindeki tecrübe ve müşahedelerine dayalı düşüncelerini öğüt ve hüküm şeklinde nakleden anonim mahiyette kısa ve özlü söz.
Atasözleri zamanla çok defa gerçek anlamları yerine mecazlı bir mâna kazanarak sözlü gelenek içinde nesilden nesile aktarılan ve halk hâfızasında yaşayan, halka mal olmuş, kalıplaşmış ifadelerdir.
Atasözleri anonim halk edebiyatı verimleri arasında bulunmakla beraber mâni, türkü, masal gibi başlı başına bir edebî nevi durumunda değildirler. Çünkü atasözleri konuşmalarda, didaktik şiirlerde ve çeşitli ifade şekillerinde birer küçük söyleyiş halinde kalıp, tek başına bir eser veya parça teşkil etmezler. Ancak günlük dili süslemek, ifadeye canlılık vermek gibi bir vazife görmelerinden dolayı onları bir araya toplayıp ayrı bir nevi gibi incelemek ihtiyacı duyulmuştur. Bir kısım atasözlerinin söyleniş hikâyeleri de vardır. Yalnız bunlardan pek azı günümüze ulaşmış, diğerleri zaman içinde unutulup gitmiştir. Atasözleri çok defa ölçülü ve kafiyeli olur. Böylece akılda daha kolay tutulurlar. Ayrıca aliterasyon başta olmak üzere pek çok atasözünde cinas, kinaye, intak, teşbih, tezat gibi söz sanatları da bulunur. Mecazın ise başlı başına bir yeri vardır. Atasözleri günlük hayatta sık sık kullanılan bir ifade malzemesidir. Bir konudaki bir görüşü özetlemek, bir durum ve olay karşısındaki bir düşünceyi açıklamak için çok elverişli ve hazır birer malzeme olarak sık sık atasözlerine başvurulmak ihtiyacı duyulur.
Atasözleri her durum ve olayı, her türlü davranışı, bir ortamdan başka ortama değişen yönleri nüanslı olarak aksettirir. Bundan dolayı atasözleri arasında bazen birbiriyle çelişiyormuş gibi görünen örneklere de rastlanır. Meselâ, “Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş” ile “Kardeş kardeşin ne öldüğünü ister, ne onduğunu” örneğinde olduğu gibi. Atasözlerinin yorum ve açıklamalarında onların hangi duruma bağlı olarak söylendiğine bilhassa dikkat etmek gerekir.
Atasözleriyle deyimler ve vecizeler arasında fark vardır. Deyimler atasözlerinde olduğu şekilde bir hüküm taşımadıkları gibi çok defa kendi başlarına bir cümle yapısı göstermezler. Vecizeler ise atasözleri gibi anonim olmayıp adı bilinen kişiler tarafından söylenmişlerdir.
Her millet ve kavmin dillerinde atasözleri var olmuştur. Yazıya geçmiş ilk atasözü örneklerine Mezopotamya’da bulunan tabletlerde rastlanmıştır. Bu tabletlerdeki atasözleri tarihin en eski atasözleri olarak ayrı bir değer taşır. Tevrat’ta “Süleyman’ın meselleri” diye anılan sözlerle bunlar arasında bir ilgi bulunduğu ortaya çıkmıştır. Sumerler’in atasözlerinden bir eğitim vasıtası olarak okullarında faydalandıkları biliniyor. Bugün dünyanın birçok milletinin kullandığı atasözleriyle Sumer atasözleri arasında bir paralellik bulunduğu belli olmuştur. Günümüzde atasözleri konusunda çeşitli açılardan yürütülen derleme, inceleme ve araştırmalar “parémiologie” denilen bir ilim dalının doğmasına yol açmıştır. Atasözleri dil ve folklor kongrelerinde artık üzerinde en fazla durulan konulardan biridir.
Atasözlerinin kullanılmaya başlandıkları İlkçağ’lardan bugüne kadar aynı kalmayıp, sosyal yapıya, değer yargılarına, zamana, bölgelere, görgüye, dilin gelişimine, din ve törelere, medeniyete, ağız özelliklerine göre değişmeye uğradıkları görülür. Zamanla büsbütün unutulan ve kullanıştan düşen atasözleri de vardır. Bütün yurtta bilinen ve kullanılan atasözleri yanında yalnızca bir yörede veya dar bir çevrede yaşayan mahallî atasözlerine de rastlanmaktadır. Yazılı kaynaklardan ve ağızlardan yapılan derlemeler kesin bir sonuca varmadığından Kürt atasözlerinin mevcudu hususunda şimdilik belirli bir sayı söylemek mümkün değildir.
Bu coğrafyada konuşulan her farklı dilin kültürümüz için bir zenginliktir
Agır berda kayê xwe da ber bayê. –
Samanı ateşe verdi,kendisi kenara çekildi.
Agır xweşe lêari jê çêdıbe.
Ateş iyi de külü olmasa.
Aqlê sıvık barê gırane.
Hafif akıl ağır yüktür.
Aşê dêhna bı xwe dıgere. –
Delinin değirmeni kendi kendine çalışır.
Av bı bêjingê nayê cıvandın. –
Elekle su toplanmaz.
Ava de seri; çı buhustek çı çar tıli.
Başı aşan su; ha bir karış olmuş, ha dört parmak.
Ba jı tehtê çı dıbe? –
Yel kayadan ne götürür.
Ban qul be bınban şıle. –
Dam delikse damdibi ıslaktır.
Baran dısekıne ga bı cıl dıke. –
Yağmur durunca öküze çul örtüyor.
Behr bı devê kûçka heram nabe. –
Deniz itin ağzıyla haram olmaz.
Bela tên serê mêra. –
Bela yiğidin başına gelir.
Bext nadım bı text. –
Bahtı tahta değişmem.
Bı desta berda bı lınga bıdû gerya.
Elini bıraktı, ayağı ile ardına düştü.
Bı dınyê bışêwır bı aqlê xwe bık. –
Dünyaya danış, aklına göre yap.
Bıla avıs be kengi dızê bıla bızê. –
Gebe olsun da ne zaman doğurursa doğursun.
Bıla cwangê rokê bım, ne çêleka sed roji bım. –
Bir günün boğası olayım, yüz günün ineği olmayayım.
Bıla dılê mı bı dıl be bıla tûrê kırasê mû lı mı be. –
Gönlüm hoş olsun da varsın giysim kıldan olsun.
Bıla hespê çê be bıla bê nal be. –
İyi at olsun da varsın nalı olmasın.
Bıla rû bêşe zık ne êşe. –
Yüz acısın, karın ağrımasın.
Bırindar bı bırina xwe zane. –
Yaralı yarasını bilir.
Bı xweziya dest nagihê baqê keziya. –
Keşke ile eller saç örgüsü demetine yetişmez.
Carna mırov jı yarê diya xwere dıbê yabo. –
Gün olur insan anasının dostuna baba der.
Çavê derigırtiya lı ê derivekıryaye. –
Kapısı kapalı olanın gözü kapısı açık olandadır.
9357,24%-0,11
34,57% 0,26
36,28% 0,16
2993,61% 1,07
4956,37% 0,00
Ağrı
22.11.2024