İran Devleti ve devleti geleneği dünyanın en kadim devlet geleneklerinden biridir. Elamlar’dan, Ahamenişler’den (Pers İmparatorluğu), Part İmparatorluğundan, Sasaniler’den, Samaniler’den, Selçuklulardan ve bugünkü mevcut olan İran devletine kadar oldukça kadim, kıtaları yönetmiş, medeniyetler yaratmış, derin bir devlet geleneği vardır.

            Bu günkü İran Devleti, Safevilerden beri; Safevî, Avşar, Zend, Pehlevî gibi Türkmen, Kürt veya Fars hanedanları tarafından yüz yıllarca idare edildiği halde sınırlarında herhangi ciddi bir değişiklik olmamıştır.

           Ortadoğu coğrafyasında askeri darbelerin olmadığı ve halk devriminin olduğu tek ülkedir.

            1979 yılına gelindiğinde, dünya; Marksizm ve sosyalizm etki alanındaydı. Günün şartları altında Marksizm ve sosyalizmi iyi tahlil eden İranlı sosyolog, düşünür Ali Şeriatı gibi düşünürler etkisiyle; Ayetullah İmam Hümeyni Liderliğinde İran’da Tudeh partisi gibi komünist partiler, Halkın Mücahitleri gibi sosyalistler, liberaller ve demokratların desteklerini alarak, en çok da İranlı siyah çarşaflı kadınları sokağa dökerek Şahı devirip İran İslam devrimin yaptılar.

           Sonra; Devrim, bütün çocuklarını yedi. Önce Liberal ve demokratları, sonra da komünist, sosyalist ve solcuları yedi.

          O gün dünya ve batı kamuoyunda devrimin birinci derece etkileyici aktörü; ilk olarak seçilme hakkını da kazanan siyah çarşaflı İranlı KADINLAR gösteriliyordu.

          Bugün İran’da hesaplar tersine dönmüştür. Artık bugünün İran kadını; 1960 ve 1970 yıllarında köylerden Tahran gibi büyük şehirlere yerleşen kadın değildir. Özgür yaşamak istiyor, nasıl o gün siyah çarşafı ile yaşamak istiyorsa bugün de başı açık dolaşmak istiyor. İşte, bunun için İranlı genç Kürt kadını Jina (Mahsa) Emini dünya çapında önemseniyor. ( Ayrıca; bir Kürt kadının demirci Kawa rolunu üstlenmesi de manidardır.)

         ‘’ Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner’’ ata sözünde ifade edildiği gibi, İran Devrimi; bütün çocuklarını yedi, sanki  kadınları yiyemiyor artık kadınlar devrimi yiyecek gibi.

          Bütün dünya, batı kamuoyu, ABD, Dünya ve Türkiye demokrat kamuoyu muazzam haklı bir tepki gösterdi. Bu tepkiler haklıdır ve yerindedir hatta azdır bile. Amma, insan düşünmeden ve sormadan edemiyor. Keşke bu tip tepkiler dünyada ve yerelde:

• Binlerce insan Halepçe’de kimyasal silahla katledilirken,

• Coğrafyamızda onlarca faili meçhuller ve gözaltı kayıpları olurken;

• Tanınmış gazeteciler, doğranıp, kemikleri parçalara ayırıp çöpe atılırken;

• Genç kızlar inançları gereği; baş örtüden dolayı okuldan atılırken, işten atılırken ve kamusal alan deyip ucube bir yasa icadından mağdur olurken de

 Gösterilseydi. Hatta birkaç kişi fazla değil, tepkiden bıyıklarını kesseydi veya bere taksaydı.