Buralarda bir yanlış var, söylense kabahat, göz yumulsa külliyen insanlara zarar.

Lakin, biz vicdanen işimizin layıkıyla yapılması adına varsın bir kez daha, söyleyip kabahat işleyelim.

Ağrı ve Doğubayazıt’ta idari konularda ne yazıkki sınıfta kalıyor ve bunun ceremesini hizmet bekleyen vatandaş çekiyor.

Toplum yararına yapılacak en sıradan gözüken bir iş için bile normal prosedür gereği deneyimli, işin erbabı kalifiye eleman aranır. Aranır ki iş işe benzesin, kaldı ki önem arz eden sorumluluk içeren ve direkt vatandaşı etkileyecek olan işlerde seçicilik daha fazla kriter belirlemek zorundadır.

Yetkisi tam olup direktifte tasarruf eden yöneticinin, ya kişiliği sorgulanır, yada vazife ifasının eksikliği.

Her iki seçeneğin ucu ise basiretsizliğe çıkar.

Bu halkın geri kalmışlığının vebali ise idareci seçim hatası olarak yine arada kaybolur gider.

Bizler insanımızın mağduriyetlerini, alamadığı fakat lütufta bulunulmuş gibi gösterilen eksik ve yanlış hizmetlerin, bedelini ödeyen insanların sesi olmaya ve bilmem kaç kez daha zaruriyet hasıl olursa yazmaya devam edeceğiz.

Zira bizim işimizde de deneyimli ve sorumluluk sahibi olmaktır. Gördüğümüzü görmezden gelmek ise bu işi bilmediğimizi gösterir kanımca.

İşin farklı bir boyutu ise şudur, kıyaslama öngörüsü. Geçmişte tecrübeli, işini zekasıyla harmanlayıp vazifesinin hakkını vermiş otoriter idarecilerin, günümüze uzanan hizmet göstergeleri, vatandaşımıza bunun olumlu yansıması, ister istemez kıyaslamaya yönlendiriyor insanları.

Ağrı merkez ve ilçeleri, yabana atılmayacak kadar kıymetli, insanları ise hakkıyla yapılmış her hizmeti unutmayacak kadar hatır şinastır.

SONUÇ OLARAK

Herkes kendi işini adam gibi yapmak, vicdanını önüne koyup hesaplaşmak ve kendini aklamakla mükelleftir.

Makamının gerektirdiği vazifelerini, sorumluluklarının bilincinde hakkını vererek yapan  insan, daima aldığı kazancını hakkediyordur.

Ve bilinmelidir ki hizmeti coğrafya belirlememelidir. N.Çelik...