Arakan´ın ismini dünya 2012 yılında ülkede Rohingya Müslümanlarına yapılan şiddet ile duydu. Binlerce Arakanlı Müslüman (Rohingya) botlarla Naf Nehri´ni geçerek Bangladeş´e ulaşmaya çalışıyordu. Yıllardır baskı ve zulüm altında yaşayan Arakanlı Müslümanların kaçış fitilini ateşleyen ise bir Müslüman´ın bir Budist kadına tecavüz ettiği iddiasıydı. Bu iddia üzerine çıkan olaylarda yüzlerce Rohingya öldü, binlercesi ülkeden kaçtı.
Son aylarda Arakanlı Müslümanlar tekrar gündeme geldi. Ülkelerindeki şiddetten teknelerle kaçan binlerce Rohingya aylarca kendilerini kabul edecek bir ülke aradı. Rohingyalar gündemden tekrar düşse de onların trajedisi devam ediyor.
Son üç yılda ise Myanmar´daki şiddetten 140 bin kişi kaçtı. Yaşadıkları baskı ve şiddete dayanamayan binlerce Rohingya, insan kaçakçılarının Malezya´da daha iyi bir yaşam vaadine kanarak botlara biniyor. Günlerce bazen aylarca denizde aç susuz kalıyorlar. Rohingyaların Malezya´yı tercih etmelerinin nedeni çoğunluğu Müslüman bir ülke olması.
Ancak insan kaçakçıları onları çoğunlukla Tayland´ın güneyindeki ormanlık alanda kurdukları kamplara götürüyorlar. Daha sonra göçmenlerin ailelerinden fidye istiyorlar. İstedikleri fidye ödenirse onları kara yoluyla Malezya´ya götürüyorlar. Bazen de fidye ödendiği halde daha fazlasını istiyorlar. Fidye ödenmeyince öldürüyorlar. Malezya haber ajansı Bernama, burada insan tacirlerinin kadınları seks kölesi olarak kullandığını yazdı. Bazı göçmenler insan tacirleri tarafından köle olarak satılıyor.
Tayland hükümetinin Mayıs başında ülkenin güneyindeki ormanlık alanda kamp kuran insan kaçakçılarına yönelik başlattığı operasyon sonucu 32 Arakanlı Müslümanın cesedini bulundu. Hükümet cesetlerin göçmenlere ait olduğunu açıkladı. Operasyon sonucu hayatta kalan göçmenler ise teknelere bindirilerek ve denizin ortasında kaderlerine terk edildi. Malezya´nın kuzeyinde insan kaçakçılarına ait olduğu ve göçmenlerin tutulduğu belirtilen 28 kampta Arakanlı Müslümanlara ait olduğu iddia edilen 139 mezar ortaya çıktı. Malezya´nın Tayland sınırı yakınında Perlis eyaletinde yapılan kazılarda 106 kişinin cesedi bulundu.
Güney Asya´daki göçmen kriziyle ilgili ilk toplantı 29 Mayıs´ta 17 ülkeden yetkililerin katılımıyla Tayland´ın başkenti Bangkok´ta yapıldı. Güneydoğu Asya ülkelerinin katıldığı toplantıda ABD, Japonya ve İsviçre gözlemci olarak bulundu. Göçmenlerin durumuyla ilgili yeni bir karar verilmedi. Ülkeler benzer toplantıların sürdürülmesi konusunda anlaşmaya varmakla yetindi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü sorunun temel kaynağı olan Myanmar´a, Rohingyalara yönelik politikasını değiştirmesi için "baskı yapılması" gerektiğini açıkladı.
Uluslararası toplumun çağrıları sonucu Endonezya ve Malezya, Arakanlı Müslümanları geçici kabul etme kararı aldı.
ABD açık denizde bulunan göçmenlerden işkence görmüş, dul, yetim ve sağlık sorunları olan az bir kısmının 18-24 ay içinde ABD´ye yerleştirileceğini açıkladı. ABD Başkanı Barack Obama, Myanmar´ın demokrasiye geçişte başarılı olmak istiyorsa Arakanlı Müslümanlara karşı uyguladığı ayrımcılığa son vermesi gerektiğini söyledi.
BM Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ve BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) bölge ülkelerinin hükümetlerine 10 maddelik bir eylem planı sundu. Planda kurtarma operasyonlarının güçlendirilmesi, gemilerin zamanında karaya çıkmasının sağlanması, göçmenler arasındaki mültecilerin tespit edilmesi ve çözüm bulunması, ekonomik göçmenlerin dönüşünün desteklenmesi, göçmenleri bu tehlikeli yolculuğa iten ana nedenlere çözüm bulunması ve insani yardım sağlanması var. (AA, Reuters)
Myanmar´ın vatandaşlık statüsü vermediği ve göçe zorladığı Arakanlı Müslümanlara bir Afrika ülkesi olan Gambiya sahip çıktı. Halkın üçte birinin günlük 1.2 dolarla yaşamak zorunda olduğu Gambiya, Arakanlı Müslüman göçmenleri kabul etmeye hazır olduğunu açıkladı.
Filipinler ise Endonezya, Malezya ve Tayland geri çevrildiği için günlerdir teknelerde bekleyen Bangladeşli ve Arakanlı Müslüman göçmenlere yardıma hazır olduğunu duyurdu.
Myanmarlı Nobel ödüllü muhalif politikacısı Aung San Suu Kyi´nin Arakanlı Müslümanlara karşı yapılan şiddete sessiz kalması ise eleştiriliyor. Ulusal Birlik Partisi lideri olan Aung San Suu Kyi muhalif düşüncesinden dolayı 21 yıl hapis yattı. Bunun 6 yılını ev hapsinde geçirdi. Ancak BM´nin dünyanın en çok eziyet çeken halkı olarak adlandırdığı, İnsan Hakları Örgütleri´nin etnik temizlik olarak nitelendirdiği Rohingyalara yapılan şiddet konusunda Al Jazeera´ye verdiği röportajda sorulan bir soru üzerine ?Bu bir etnik temizlik değil. Müslümanlar hedef alınıyor ancak Budistler de şiddete maruz kaldı? dedi.
2012 yılında yayınlanan Time dergisine göre şiddet olaylarının arkasında "Budist terörün yüzü" ifadesiyle yer alan Budist rahip Aşin Virathu ve 969 adlı milliyetçi örgüt bulunuyor. Dergiye göre Arakanlı Müslümanlara yönelik saldırıları kışkırtan Budist radikal milliyetçiler.
Anadolu Ajansı´nda yayınlanan bir analize göre 969 örgütünü oluşturan üç rakam, örgütün eylemleriyle çelişen biçimde "Buda´nın erdemlerini, Budist ibadetlerini ve Budist cemaatini" simgeliyor. Örgütün adı, 2012 yılında Myanmar´da Müslümanları hedef alan şiddet eylemleri sırasında duyulmuştu.
Söz konusu rahip ve 969 örgütü Myanmar´da nefret diliyle ve İslam karşıtı söylemleriyle tanınıyor. Müslümanları Myanmar´ın "en büyük düşmanı" olarak nitelendiriyor. Sosyal paylaşım sitelerinde, ülkedeki Budist çoğunluğa, Müslümanların Budist kadınlara tecavüz ettiği söylentilerini yayarak Müslümanlara ait işyerlerinden alışveriş edilmemesi çağrısı yaptığı biliniyor.
Virathu´nun nefret söylemleri, Batı´daki, "Budist bir rahibin nazik ve hoşgörülü" olduğuna ilişkin yaygın inanışla ters düşüyor. Aşin Virathu, din odaklı şiddeti kışkırtmak suçundan sekiz yıl hapis yatmasının ardından 2011 yılında genel afla serbest bırakılmıştı. Radikal rahibin, serbest bırakıldıktan sonra ülke genelinde nefret söylemlerini özgürce dile getirmesine devlet ses çıkarmıyor. Bunun yanında Myanmar´daki muhalefet partisinin eski bir görevlisi ve gazetede köşe yazarlığı yapan Htin Lin Oo, Budizm´e hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Ravina Shamdasani, Htin Lin Oo´un şartsız bir şekilde serbest bırakılması çağrısında bulunularak, kararın Arakan Müslümanlarına karşı şiddet uygulamayı kışkırtanlara yapılan muamelelerle zıtlık gösterdiğini belirtti.
Myanmar Güneydoğu Asya´da , Andaman Denizi ve Bengal Körfezi kıyısında, Bangladeş, Çin Halk cumhuriyeti, Hindistan, Laos ve Tayland arasında yer alıyor.1919´dan 1948´e kadar İngiliz sömürgesiydi. 1948´de bağımsızlığını elde etti. İngilizler ülkeye Birmanya diyordu. 1962-2011 yılları arasında sıkı bir askeri rejimle yönetildi. Bu dönemde ülkenin ismini Myanmar olarak değiştirdi. Bu isim ülkedeki en büyük etnik grup olan Myanma´dan geliyor. 2010 yılında ülke cumhuriyet rejimine geçti. Ancak ordu görünürde olmasa da arka planda hâlâ yönetimi kontrol altında tutuyor.
Myanmar´da 180´den fazla etnik grup yaşıyor Ancak bu etnik gruplardan 135´i resmi olarak tanınıyor. Nüfusunun yüzde 68´ini etnik Burmalıların oluşturduğu Myanmar´da Shan, Karen, Kachin, Rakhine, Mon ve Rohingya gibi etnik gruplarının yanı sıra etnik Çinliler ve Hintliler de yaşıyor. Yıllardır ulus devlet inşa etmeye çalışan Myanmar devleti bünyesinde yaşayan farklı etnik gruplara sistematik etnik temizlik uyguluyor. Bu etnik temizliğe en çok uğrayan halk ise Arakanlı Müslümanlar yani Rohingyalar. Ülkede en yaygın ve baskın din ise Budizm.
Arakan Myanmar´ın yedi eyaletinden biri. Ülkenin batısında Bengal Körfezi´ne kıyısı var. Kuzey´inde ise Bangladeş ile sınır. Bu eyalette Rohingya Müslümanları ve Budist Rakhineler yaşıyor. Ancak Myanmar devleti Rohingyaları resmi olarak tanımıyor. 1784 yılına kadar bağımsız olan Arakan daha sonra Burma ve İngilizlerin işgaline uğradı. Arakanlı Müslümanlar uzun yıllar süren askeri rejimin ardından 2011´de iktidara gelen Tein Sein hükümetinin başlattığı reform sürecinden hiçbir şekilde yararlanamadı. Yasal, ekonomik ve toplumsal kısıtlamalara maruz kaldılar.
Myanmar´daki Müslüman nüfusu ile ilgili resmi ya da kesin bilgiler yok. 2014 yılında gerçekleştirilen nüfus sayımına göre Myanmar´ın nüfusu 51 milyon 419 bin 420. Ancak ülkede resmi olarak tanınmadığı için Rohingyalar sayılmadı. Rohingyalar Bangladeş göçmeni olarak nitelendiriliyor. Arakan´da 1,5 milyon Müslümanın yaşadığı sanılıyor. Ancak son yıllarda baskı ve şiddetten kaçan Rohingyalar nedeniyle bu nüfusun 1 milyon 90 bine düştüğü sanılıyor. Resmi rakamlara göre Myanmar´ın yüzde 4´ü Müslüman.
Myanmar devletinin sistematik baskı ve zulümden kaçan üç milyondan fazla Rohingya Malezya, Bangladeş, Pakistan, Suudi Arabistan, Tayland, Avrupa ve Endonezya´da mülteci olarak yaşıyor. BM´ye göre Arakanlı Müslümanlar yani Rohingyalar dünyanın en çok eziyet gören etnik gruplarından biri. Dünya üzerindeki Rohingyaların nüfusunun 4 milyon civarında olduğu sanılıyor.
Arakan İslam ile tanışması da 8. yy´da Arap tüccarların deniz yoluyla Arakan´a ulaşmasıyla başladı. O dönemden sonra İslamiyet´in yayılmasının ardından 15. yy başında Kral Narameikla da İslamiyet´i seçti. Ardından Arakan İslam Krallığı kuruldu. Bu tarihten sonra İslamiyet bölgede hızla yayıldı. Arakan 1784 yılında arakan Burma tarafından işgal edildi. Bu işgal sırasında Arakan´ın iki yerli halkı Rohingya Müslümanları ve Budist Rakhineler ciddi baskı ve zulüm gördü. Burmalıların zulmünden kaçan binlerce Arakanlı ülkelerini terk ederek Hindistan´a göç etti.
9357,24%-0,11
34,57% 0,26
36,28% 0,16
2993,61% 1,07
4956,37% 0,00
Ağrı
22.11.2024