Beslenme Uzmanı/DİYETİSYEN
DYT: GÜLBENGİ GÖK
Bir kişiye obez denilebilmesi için, beden kitle indeksinin 30´un üzerinde olması gereklidir. Beden kitle indeksi, kişinin ağırlığının boyunun metre cinsinden karesine karesine bölünmesi ile elde edilen değerdir ve bu değer 22-27 olduğunda normal, 27- 30 olduğunda kilolu, 30 ve üzeri olduğunda obez, 40´ın üzerinde morbid obez olarak gruplandırılır.
Beden kitle endeksi kilolu grup aralığında olanların, normal ağırlıklı kişilere göre hastalıklar açısından daha büyük risk taşıdığını gösteren yeterli çalışma vardır. Ayrıca yanlış planlanmış zayıflama programları ile yapılan zayıflama çabaları, obezitenin yarattığı sağlık sorunlarından daha sakıncalıdır. Obez kişilerin zayıflama programlarına gereksimini olup olmadığını, gerekli ise nasıl bir programa alınabileceği doktor, diyetisyen, fizyoterepist ve psikologdan oluşan bir ekip tarafından değerlendirildikten sonra karar bağlanmalı ve bu ekip tarafından izlenmelidir.
Ekip tarafından denetime alınmamış obezlerin zayıflamada başarılı olmadıkları çalışmalarla gösterilmiştir. Ekibin, hastalığın zayıflama programına alınıp alınmayacağına karar vermesinden sonra yapılması gereken en önemli iş kişinin program boyunca ve programın tamamlanmasından sonra en az iki yıl izlenmesidir. Çünkü verilen kiloların kalıcı olabilmesi için en az iki yıl korunması gerekmektedir. Bazı kişiler aşırı estetik kaygılarla beden kitle indeksleri 30´un altında olduğu durumlarda da zayıflama programına alınmak istemektedirler.
Bu kişilerde genellikle eşlik eden psikolojik sorunlar da bulunmaktadır. Bu nedenle bu kişiler ekipteki psikolog tarafından değerlendirildikten sonra ve hastanın ruh sağlığı için gerekli olduğu kanısına varıldıktan sonra programa alınabilirler. Bazı kişiler beden kitle indeksleri normal olmasına karşın meslekleri gereği (manken, balerin vb) ince olmak isteyebilirler. Bu kişilerde ekip tarafından değerlendirilme ve izleme koşulu ile zayıflama programına alınabilirler.
Obez Diyetinin Temel İlkeleri
Obezite diyetinin özelliği, hastanın harcadığından daha az enerji alımını sağlamak üzere, enerjisi kısıtlı bir diyet olmasıdır. Kısıtlanacak miktar hastanın durumunun değerlendirilmesinden sonra belirlenir, ancak burada önemli olan, kısıtlamanın hastada bir komplikasyona neden olmayan, uygulamaların olması zorlaştırmayan ve en önemlisi hızlı kilo verilmesini önleyen düzeyde olmasıdır.
Uzun zamandan beri obez kişilerdeki fazla kiloların tümünün yağdan ibaret olmadığı ve yağsız vücut kitlesinin (FFM), ağırlığı normal olanlara oranla daha fazla olduğu bilinmektedir. yaptıkları bir araştırma ile vücut yağı (FM) artışı ile yağsız vücut(FFM) artışı arasında pozitif bir ilişki bulmuşlardır. Araştırmacılara göre artan vücut kitlesinin %75´i yağ %25´i yağsız kitleninde artmasının çeşitli nedenleri vardır.
Birincisi, adipoz doku, sadece yağdan ibaret değildir, bu dokunun hücreleri, kan damarları ve destekleyen stroması vardır. İkincisi adele kitlesi artan adipoz dokuyu desteklemek üzere ekstra iş yapmak için artmaktadır. Obez kişilerin kalp, karaciğer, pankreas ve böbrek gibi organlarının normal ağırlıktakilere oranla daha büyük olduğu ve kan hacimlerinin daha fazla olduğu bilinmektedir. Boy ve yaş da yağsız vücut kitlesini etkilemektedir.
Vücut ekstra kiloların bir kısmının FFM oluşu diyetinin enerji düzeyini belirleme açısından önem taşımaktadır. Kilo verme ile FFM'de azalacağından, bunun sonucu bazal metabolik hız (BMR) düşecektir. Bu durumda kişi kendisi ile aynı ağırlıkta olan normal kişiye göre daha az enerji tüketmek zorunda kalacaktır. Hızlı kilo verme ile FFM'deki azalma daha fazla olmakta %75-%25 olan FM/FFM oranı %50 %-%50 ye ulaşabilmektedir. Bu durum, BMRın daha fazla düşmesine neden olacağından kişinin verdiği kiloların korumak için yapacağı gayreti güçleştirecektir.
Bu nedenle obez kişiler %75-%25 oranını koruyacak bir diyet uygulamasını gerekmektedir. İşte sorun bu noktada başlamaktadır. Obez kişi fazla kilolarından biran önce kurtulmak istemekte ve hızlı kilo verdiren diyet uygulamalarını yeğlemektedir. Oysa bu durum kişiyi hem kısır bir döngü içine sokmakta hem de dejenereatif hastalıkların ortaya çıkışı hızlanmaktadır.
Eğitim Programının Temel Özellikleri
1- Değerlendirme : Kişinin, ekonomik, sosyal, psikolojik durumunun belirlenmesi ve beslenme alışkanlıklarını incelenmesi, uygulamalarının belirlenmesi, gerçekten değişiklik yapma gereksimi olup olmadığının saptanması aşamasıdır. Değerlendirmeden iyi sonuç alınabilmesi için görüşmeyi yapacak kişi hastaya kim olduğunu neden kendisi ile görüşme yaptığını açık ve anlaşılır bir dilde diyetisyeni tarafından anlatılmalıdır. Bu her iki taraf için de önemli bir andır. Başlangıçta uyum kurulamayan iletişim hastadan gelecek bilgi akışını engeller. Eğitici acele etmemeli, genel bir sohbetten sonra edinmek istediği bilgileri hastadan almaya başlamalıdır.
Eğitici hasta ile rahat bir ilişki kurulduğuna inandıktan sonra bilgi toplamaya başlar. Hastanın beslenme öyküsünün alınması için pek çok yöntem vardır. Bunlar, 24 saatte tükettikleri, 3 gün içinde tükettikleri ve besin tüketim sıklığı olabilir. Bu yönetimlerin tümünün birlikte kullanılması da gerekebilir. Yirmi dört saatlik ya da üç günlük besin tüketim kayıtları için hastaya hangi besini, ne şekilde, ne zaman, ne kadar yediği konusunda sorular sorulur ve kayıt tutulur. Uygun olan durumlarda hastadan üç günlük besin kaydını kendisinin tutması istenebilir, böylece yediklerinin farkına varması sağlanır.
Besin tüketim sıklığı için önceden hazırlanmış bir besin listesi eşliğinde hangi besinleri ya da besin gruplarını hangi sıklıkla yediği sorulur. Böylece hangi besinleri daha çok, hangi besinleri daha az tükettiği belirlenir. Hastanın besinler ve beslenme konusundaki tutum ve davranışları, belirlemek için de önceden hazırlanmış bir anket aracılığı ile görüşme yapılır. Ankette besinleri ne zaman ne şekilde, ne kadar yediği yanında sevdiği ve sevmediği besinler, nedenleri, günlük aktiviteleri, öğün saatleri, besin hazırlama ve pişirme şekilleri, yemeği kimin hazırladığı gibi konularda yer alır.
2- İnandırma: Eğitici gerekli bilgileri topladıktan ve hasta için en uygun diyeti belirledikten sonra onu beslenmesinde değişiklik yapmasının gerekliliği konusunda inandırılması gerekir. Bu aşamada hasta, öncelikle semptomların ve belirtilerin beslenme durumu ile ilişkisini anlamalı ve semptom ve belirtilerin ortadan kalkması için uyulması gereken beslenme düzenini öğrenmelidir. Açlık, düzensiz beslenme, bazı besin öğelerini yeterince alamama, pek çok semptom ve belirtinin ortaya çıkmasında birincil etkendir. Hasta ne tür beslendiğinde daha iyi hissedeceğini çok iyi anlamalıdır. Hasta, şikayetlerinin beslenmesi ile ilgili olmadığını düşünüyorsa bir sonraki basamağa geçmek imkansızdır.
3- Diyete Uymanın Yararları, Diyete Uymanın Sakıncalarının Belirlenmesi: Bu aşamada hasta ile birlikte diyete uyulduğunda ne gibi yarar sağlanacağı, uyulmadığında ne gibi sakıncalar yaşanacağı sıralanır. Örnekler gösterilir ve mümkünse kendi tanıdıkları ile ilgili örnekleri hatırlamasına yardımcı olmalıdır.
4- Beslenme Düzeninin Değerlendirilmesi ve Değişiklik Yapacağı Alanların Belirlenmesi: Hastanın beslenme öyküsü, temel alınan dört besin grubuna göre ya da değişim listelerini yardımı ile değerlendirilir ve besin bileşim cetvelleri aracılığı ile enerji ve besin öğeleri değerleri hesaplanır. Az ya da fazla tüketilen besinler ya da besin öğeleri ve beslenme ile ilgili değişiklik yapılması gereken davranışlar saptanır. Hasta için yeni beslenme düzeni belirlenir ve davranış değiştirme prensipleri yardımı ile hastanın diyeti ve alışkanlıkları düzenlenir.
5- Diyete Uyulmasını Güçleştirebilecek Durumlar ve Çözümleri: Hastanın diyete uymasını Güçleştirebilecek durumların belirlenmesi ve bunların giderilebilmesi için olası çözümlerin ortaya konulması gerekir. Örneğin, hasta yemeğini istenen saate yiyememe gibi bir problemle karşılaşabilir (ulaşım, toplantı saatinin uzaması, çalışma saatlerinin düzensizliği vb). Böyle durumlarda ne yapabileceği, çantasında kısa sürede tüketime uygun ne tür besinler taşıyabileceği vb belirlenmesidir.
Hasta karşılaştığı sorunları diyetisyene ulaştırabilecek rahatlığı hissetmeli ve diyetisyeninden ulaşılabileceği adres ve telefon numarası gibi bilgilere sahip olmalıdır.
6- Kontrol: Bu aşamada hastanın belirlenen diyet ve davranış değiştirme programına ne derece uyduduğu izlenir. İzleme, periyodik kontrollerle sürdürülür. İzlenmeyen ve izleme sırasında belirlenen aksaklıkların giderilmediği sürece tedavilerden başarı beklemek mümkün değildir.
Sonuç
Araştırmalar obez kişilerin kilo verme başarılarının çok yüksek olması için hızlı verilmemeli kiloların hızla geri alınmaması için gerkmektedir. Obezite tedavisi diyet, egzersiz ve davranış tedavisi olmak üzere üçlü bir programın, doktor, diyetisyen, fizyoterapist ve psikolog gibi meslek gruplarından oluşan bir ekip tarafından uygulanması ile mümkündür. Programın etkin bir şekilde uygulanabilmesi ve başarılı olabilmesi için hastaların, programı, yöntemi en az iki yıl izlenmesi gerekmektedir.
Beslenme Uzmanı/DİYETİSYEN
DYT:GÜLBENGİ GÖK
9357,24%-0,11
34,57% 0,26
36,28% 0,16
2993,61% 1,07
4956,37% 0,00
Ağrı
22.11.2024