Baba…
Her geçen gün biraz daha ağırlaşıyor sensizliğin yükü. Zaman geçtikçe alışmak ne mümkün, aksine her saniye daha da derinleşiyor içimdeki boşluk. Gün doğuyor ama ben o günle birlikte karanlığa uyanıyorum. Çünkü sen yoksun. Çünkü artık hiçbir şey tam değil.
Sensizliğin adı hüzün oldu bu şehirde. Adımlarım yarım, cümlelerim eksik, gülüşlerim sahte. Herkese güçlü görünmeye çalışıyorum ama içimde kopan fırtınayı kimse bilmiyor. Çünkü o fırtınada yalnızca senin sesinle dinen bir sükûnet vardı. Şimdi o sükûnet de sensiz kaldı…
Baba, biliyorum artık yanımda değilsin, ama yüreğimdeki varlığını hissediyorum. Bazen gece sessizliğinde kulağıma fısıldadığını sanıyorum. "Kızım, pes etme" diyorsun sanki. Ama çok zor…
Çünkü artık omzumda ne senin elin var, ne de sırtımı yaslayacak güvenli limanım.
Güçlü olmaya çalışıyorum, senin bana bıraktığın o mirası—gazeteyi—taşımaya çalışıyorum, senin gibi dimdik durmaya çabalıyorum. Ama bazı geceler, yalnızlık çökünce içime, sadece bir kız çocuğuna dönüşüyorum… Babasını özleyen bir kız çocuğuna.
Baba…
Ne olur bir yerden yardım et bana. Bir işaret gönder, bir güç ver, bir dua et oradan…
Çünkü bazen nefes almak bile zor geliyor sensiz.
Çünkü ben hâlâ senin dizinin dibinde oturmak, başımı omzuna koymak istiyorum.
Yüreğimi her geçen gün biraz daha yakıyor bu hasret.
Sensizliğe değil, sensiz büyümeye, sensiz güçlü kalmaya dayanamıyorum.
Baba, bana yardım et…
Sadece bir dua kadar yakın ol yeter.