Düşünüyorumda.. Allah aşkına ne oldu da bu duruma düşüldü. Ağrı çok eski bir yerleşim yeri çok eski bir Belediye Türkiyeden orta doğuya ilk giriş kapısı ne oldu acaba bunun cevabını kim veya kimler verecek. Bu konuda kişisel sorumluluklarımız yok mu acaba. Yaklaşık bir yıl sonra yerel seçimler yapılacak yine siyasiler meydanlara çıkacak ver yansına başlayacak. Bizlere sorumluluklarımızı hatırlatacaklar, bizlerde oylarımızla yeni yerel yöneticilerimizi seçeceğiz. Seçilinceye kadar herkesin eli sıkılacak, boynuna sarılacak seçildikten sonra bir koruma duvarı oluşacak, ondan sonra bir düşüneceğiz. Ben ne yaptım diye. Demek ki halen ders almamışız. Ağrı`yı bu hale getirenlerden hesap sormasını becerememişiz. Seçimlerden bir süre sonra, oy verdiğime pişmanım, elim kırılsaydı da oy vermeseydim. Oy verdik ama bu Ağrı`ya bir şey yapılmadı Bu tür sözleri çok duyarız. Genelde takım tutar gibi aday tutar ve de seçeriz. Sonrada bin pişman oluruz. O zamanda iş işten geçmiş olur. Öyle bir Yerel Yönetim oluşturmalıyız ki. İnsanları ötelemeyen, kendisi ve bölgesiyle barışık olan oy verenin mutlu, oy vermeyenin pişman olduğu, işte Ağrı sahibini buldu diyebileceği Ağrı halkının başkanıyla gurur duyduğu bir şehri yeniden marur hale getirmeye ant içmiş kadrolara ihtiyaç olduğunu bilen, herkesle barışık güler yüze ihtiyaç var. Sözü fazla uzatmak istemiyorum. Bu yorgun ve yaşlı kenti, ayağa kaldıracak, yürütecek, gerekirse koşturacak vizyon sahibi, gerçek toplum önderi kadrolara ihtiyaç var. Bu kentin dayanılan ağrılarını dindirecek, toplumu bir bütün olarak kucaklayacak, yerel yöneticilere ihtiyaç var. Aslında yazacak çok şey var. Bunları da sırası geldikçe sevgili okurlarımızla paylaşmaya çalışacağım.