Varvay, yeni bir kavramdır. Varlığın muazzamlığı ile işleyişatı'nın harikalığına karşı, aklımızın acziyetini ve bu acziyetin şekillendirdiği psikolojik yapımızın aldığı isimdir. Bu isimle gelinen nokta itibarı ile  özümüzün hakikatini kavrayabilme kolaylığı elde ederiz. Varlığa okuyucu göz ile baktığımızda, bu varlıktan şaşkınlık ve hayranlık duyuyoruz. Varvay, bu duygu'nun adı'dır. Var, var olan herşeyi kast eder. Vay ise, bu varlıklarda alınan şaşkınlık ve hayranlığı kast eder. Kısaca varvay denir.

Bilindiği gibi, şu anda istifade ettiğimiz ilim ve bilim düzeyi, gelip geçenlerin birer tuğla bırakmasıyla bu günlere bu şekilde gelmiştir. İlk not yazısında, herkesin kendi imkanı derecesince dünya'ya karşı sorumlu olduğu belirtilmiştir. Bu sorumluluk anlayışıyla varvay'ı, yeni nesil duygu'yu tanıtan yeni bir kavram olarak sunuyoruz.

Kendini varvay olarak gören kişi, kendini öğrenci olarak gören kişidir. Öğrenci kişi, henüz diploma alıp belli bir noktada sabitlenmemiş kişi'dir.

Kendini varvay olarak tanıtan kişiye, kimliği ve görüşü hakkında soru sorulmaz. Böyle sorulara karşı "varvay" diye verilecek cevap, "henüz öğrenmedim daha okumaktayım" anlamındadır. İlim deryasından alım/öğrenim aşamasında olana sabitlik soruları sormak, ders başında olan bir öğrenciyi rahatsız etme ayıbına benzer bir durum olur.

Çünkü o, akan bir su gibidir. Kim olduğuna dair sabit bir soru sorsan, toprağa kadar gider ve yine en son  bilinmezlik sınırına dayanmak neticesiyle varvay diye varlığa karşı teslim bayrağını açar.

Varvay sevgi, saygı, hüzün, aşk, heyecan, mutluluk, keder, kaygı gibi isimlendirilmiş duygularımız arasına yeni katılan bir üye'dir. Bu üye daha önce var olupta henüz bir isim vücuduna bürünmediği için herkes, deli, dalgın ve sıradışı görüntü vermemek için kendindeki o'nu bastırmaya dönük olur. Çünkü ilim ve bilim ne kadar ilerlerse ilerlesin, o her zaman varılmış nokta'nın son sınırında yine öte'ye bakmakla meşguldür. Çemberi genişleten varvay duygusudur. Varvay duygusu, medeniyet düzeyi düşük toplumlarda kişi'nin iç dünyasının dar alanlarında sıkışık olarak kalır.

Mutfak ile tuvalet arasında bir boru olmaktan kurtulamamak, ruh'un ilim ile beslenen midesinden habersiz olmaya sebeptir.

Tiyatro ile anlatım imkanı olsa, daha rahat ve kısa olarak anlaşılır.

İnsanlık duvarına daha nice tuğla'lar eklemeye dönük olmak, şöförün daima öne bakmasına benzer bir durumdur.

Sadece fiziki vücudun midesine hizmet edip ruh'un midesini ihmal edersek, dünya'nın daha çok hayvansı bir şekilde gelişmesine hizmet etmiş oluruz.

Not: 3 rota

Sayın okurlar... bu evrende belli hedefe yönelik bir rota belirleme olanağımız yoktur. Bir ormada düz gitmek, bazı yerleri görmeden geçmek olacaktır. Fakat, bir çember gibi her tarafa doğru büyümek, öngöremediğimizi bize gördürür.

Bir vücut büyürken, vücudun her aza'sı kendi olması gereken şekline kadar büyüme sürecinde beraberce büyümeyi sürdürür. Sağlıklı iş görme vücudu, bu şekilde eş zamanlı ve birbiriyle orantılı büyüme ile ortaya çıkar.

Yeryüzü insanı'nın çoķ çeşitli oluşuda, aynı vücudun farklı işler gören farklı aza'larına benzer. Ne kadar çok çeşitlilik, o kadar çok farklı işler görme zenginliği demektir.

Şu anda önümüzdeki en büyük engel, vücut bilincine ulaşıp ona göre gelişim gösterebilmektir. İnsanlık tarihi savaşlarla değilde, el birliği ile çalışarak bu günlere gelmiş olsaydı, belkide şu anda çarşıya gider gibi mars'a gidip geliyor olmuştuk...

Şu anda bu farklı işlere tekabül eden çeşitlilik zenginliğimiz, bir vücuda bürünmeyinceye kadar kullanılmayan bir hazine gibi kaynağında bekleyecektir.

Her insan, kendine has özellikte iş yapma yoluna girerse, organize insan sanayi vücudu oluruz.

Kabil'in Habil'e karşı sert cisim'i silah olarak kullanması, yanlış başlangıcın yanlış anons'u olmuştur. Şeytan'ın insanlığa ilk dakika golü olmuştur. Bu başlangıcın yanlışlığından ziyade, şükürki tek çatı altında olabilmenin mayası olabilecek böyle bir başlangıç inancına sahibiz. Bu yanlış başlangıcı düzeltmek üzere tersine çevirmek için, yeni ve doğru bir başlangıç yapabilmemız gerekir. Doğru bir başlangıç için ilk başlangıcın yanlışlığını, ortakça kabul etmekle iş'e başlamamız gerekecektir. Buna da, doğruları yanlışlardan çıkarma hesabıyla bakmalıyız ki, bizlere iş'in doğrusunu buldurduğu için öyle bir yanlışa sahip oluşa da şükür edebilelim...

Dünya'nın uzay'ın devasalığında bir toz taneciği hükmünde oluşu da bizlere, "tek vücut olarak büyüyün" demektedir. Evren'in büyümesini takip edercesine...

Savaşların şekillendirdiği psikolojik ve geleneksel yapımız, teleskopların sözlerine kulak vermelidir. Gösterdikleri şeyler, yaratıcı'nın kalemle yazmaya sığmayan şeyleridir. Bunun için teleskopik sözlere daha çok yer verilmelidir. Mevcut pozitif düzeyimiz, yıkım hizmetkarı savaşlara rağmendir. Teşbihen, parke taşları arasında çıkmayı başarmış bir ot misalidir pozitif düzeyimiz... bu zamana kadar geçen süre itibarı ile, pozitif anlamdaki gelişmişliğimizin binlerlece yıllık geri kalmışlığını, ruhsal teleskop'un gözüyle görebilmek mümkündür.

Rotamız, vücutsal anlamda her boyutuyla büyümek olmalıdır. Olmazsa, patinajımız devam edecektitir. Negatif boyut, enerji girdabı olarak başlangıçtan bu güne insanlığa sadece patinaj yaptırmıştır. O günden bu güne, herhangi bir değişim değil, aynı vaziyetin sadece gelişmişliği söz konusu olmuştur.

Değişim ile gelişim farklı kavramlardır. Bizler değişmiş değil, sadece gelişmişiz.

Gelişmek kolay, değişmek zordur.

Birbiriyle çatışan dünya'nın, birbiriyle çalışan dünya olması değişim olacaktır.

Yanlışları devam ettirmek zorunda değiliz fakat, doğru'ya doğru olmak zorundayız.

Vücutlaşma rotasına entegre olmaya müsait hale gelebilmek için, önce söylemlerimizin rotasını değiştirmemiz gerekir. Teleskop'un söylettirdiği söylemler ile, başlangıcın yanlışlığına dair ortak kabulümüz, yek vücut olmaya giden rotamız olacaktır.

ÇEMBER

SAYIN OKURLAR...

Bu notlar yazı dizisi tek konu etrafında şekilleniyor. Merkez konu, dünya'nın yaşanırlık, güvenirlik ve rafah düzeyi'nin yükseltilmesidir. Bu yazı dizisi bu yönde bir tasarım çalışmasıdır.

Herkesin "daha iyi bir dünya" tasarımı olmalıdır.

Bazen uzun yazılar aslında tek cümlelik bir söylemi bildirmek içindir.

Mesela not: 3 rota - yazısı, "tüm dünya'nın silahları yok edip bir fabrika'nın çalışanları gibi ortak bir amaca yönelik çalışmaları gerektiğini" bildiriyor.

Bu söylem tek cümle ile söylense, haklı olarak hemen bunun imkansızlığı akla gelir.

Uzayan yazı, bu imkansız görünen amacın ne şekilde imkanlı olabileceği üzerine uzamaktadır.

Bu bölümün konu başlığı "çemberdir" dünya'nın tüm insanları birbirinin çemberdaşıdırlar.

Başlıktaki çember, düşünsel ilgi alanı olarak Kişisel, ailesel, bölgesel, ülkesel ve evrensel olarak içten dışa doğru giden çemberlerin evrensel olanı kast edilmektedir.

En kalabalık çember, en küçük olan kişisel çemberdir. Ordaki herkesin birinci önceliği kendisi olup diğerleri ikinci üçüncü plan olarak devam eder.

Ailesel çember ise, kişisel ben çemberinden biraz daha geniş çaplı olan biz çemberidir. En büyük biz çemberi, evrensel olanıdır. En az ilgi duyulan alan, en büyük olan alandır.

Biz bu notlar dizisi ile neden en büyük alanı ilgi alanı olarak seçtik? Çünkü yapılan okumalara göre, en küçük alan olan bireyin, muhatap olduğu yaşamsal koşulları, en büyük alandaki koşullardan kaynaklı olduğu tespit edilmiştir.

Anlayış şudur: kendini kurtarmak isteyen, önce içinde olduğu gemiyi kurtarmalıdır. Gemi batarsa küçük kişi'nin hesaplarıyla beraber batar. Yani dünya batarsa, kişi'nin küçük evi'de batar. O yüzden, küçük evini sevip korumak isteyen, önce büyük evi olan dünya'yı sevip korumalıdır.

Başlıktaki çember ile kast edilen budur.

Bu yazılanlar okunduktan sonra "çember" denildiği zaman, yukardaki anlatımın tamamı tek kelime ile anlaşılmış olacaktır.

Notları okumakla, notların başlık içerikleri anlaşıldıktan sonra, aynı konuya kısadan ve zahmetsizce hakim olunabilir.

Çember'e ilgi duyulması için, notlar'la uzun anlatımları tekli kelimelere sığdırmak suretiyle, ilgi duyum zahmetini en az'a indirme çalışması…