Hüseyin DEMİR

31 Mart seçimlerinin sonuçlarına ve yaşanan gelişmelere geçmeden, her karışını santim santim bildiğim canım İstanbul´dan bahs etmek isterim.

Tarih ve kültür şehri İstanbul bir çok ismi olmuştur. Bu isimler Byzantion, Augusta Antonina, Nova Roma, Konstantinopolis, Konstantiniyye ve bugünkü İstanbul Türkiye´nin en kalabalık ve ekonomik açıdan en önemli şehri. Dünyanın 34. büyük ekonomiye sahip şehri, belediye sınırları göz önüne alınarak yapılan sıralamaya göre Avrupa´nın en yüksek nüfusa sahip şehridir.

İstanbul kıtalararası bir şehir olup, Avrupa´daki bölümüne Avrupa Yakası veya Rumeli Yakası, Asya´daki bölümüne ise Anadolu Yakası denir. Tarihte ilk olarak üç tarafı Marmara Denizi, Boğaziçi ve Haliç´in sardığı bir yarım ada üzerinde kurulan İstanbul´un batıdaki sınırını İstanbul Surları oluşturmaktaydı. Gelişme ve büyüme sürecinde surların her seferinde daha batıya ilerletilerek inşa edilmesiyle 4 defa genişletilen şehrin 39 ilçesi vardır. Sınırları içerisinde ise büyükşehir belediyesi ile birlikte toplam 40 belediye bulunmaktadır.

Eğer dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu

Türkiye´nin siyasi atmosferi bir yana dünyanın siyasi atmosferine etki edebilecek çapta bir şehirdir İstanbul. Bu derece önemli bir şehrin yönetimini uzun bir zaman sonra kaybetmenin, ileriki zamanlarda etkilerini göreceğiz.

Neden kaybedildi diyorum çünkü!

39 ilçenin 25 Belediye başkanlığını kazanacaksınız

312 Belediye meclis üyesinin 180 tanesini siz en yakın rakibiniz 135 tanesini alacak

Durumlar böyle olunca Büyükşehir Belediyesini Kimse kazanmamıştır, aslında kaybedilmiştir fikri daha ağır basmaktadır.

Eğer belediye başkanlığı ile belediye meclis üyelerinin çoğunluğu aynı partide değil ise bu duruma topal ördek benzetmesi yaparlar. Umuyorum ki bu benzetme hizmetlerin aksaması yönünde olmaz ki olursa hizmetler aksar ve bu topluma yansır sonuç olarak zarar gören canım İstanbul olacaktır bunu hiç arzu etmediğimi hizmet için farklı fikirlerin ortak hareket etmesi gerektiği notunu da düşmek isterim.

İstanbul da neden kaybedildi.

Her karışını bildiğim canım İstanbul´da yaşayan insanların sorun ve sıkıntılarını bilen ve yakından takip eden, sürekli sohbet ve gözlem içinde olan biri olarak.

1)Ekonomik sıkıntıların çok etkili olduğu bir seçim olduğunu söyleyebilirim ki mega kentlerde bu sıkıntıların daha çok hissedilmesinin verdiği bir kızgınlığın belirtisi olarak İstanbul, Ankara da seçim ak parti lehine olmaması sonucunda kaybedilmiştir.

2)İstanbul gibi büyükşehirlerde ikinci etkinin  ulusal siyasetin oy tercihleri noktasında çok belirleyici bir etken olmasından dolayı seçimlerde yaşanan gerginlikler, yalan haberler, bilgi kirliliği mağduriyet düşüncüleri vb. Argümanların etkisinin fazla olması.

3)Açık söylemek isterim ak partide İstanbul il yönetimi ve ilçe yönetiminde toplumun temsili yeti noktasında sadece belli bir zümrenin olması ve bu zümrenin kendilerine atfettikleri sn. Başkan RECEP TAYİP ERDOĞAN´NIN isim kısaltması R.T.E (RİZE,TRABZON,ERZİNCAN)lı değilsen sana yer yok şeklinde oluşturulması dışlamaların yapılmasının da ayrıca İstanbul´un kaybedilmesinde etkisi büyüktür. Ayrıca Ekonomi ve Kürt seçmenin İstanbul´da çok etkisinin olduğunu bilmek lazım.

4) R.T.E (RİZE,TRABZON,ERZİNCAN) gruplarının kendi aralarında ki çekişmeleri sn. Ekrem İmamoğlu´nun Trabzonlu oluşundan ötürü Erzincanlı sn. Binali yıldırıma oy vermektense İmamoğlu´na oy vermeleri büyükşehirde, İstanbulun kaybedilmesine küçükte olsa etki yapmıştır.

5) Seçimlerde İktidar partisinde olmak bir avantaj olabilir, lakin bu avantajı tevazu ve gayretin yerine kibir alırsa ki bu İstanbul´da çok fazla kibir abideleri gibi dolaşanlara verilen makam ve mevkilerin elbette bir karşılığı olacaktır, milletin pire için yorgan yakmaması, milletin ferasetinin sağlam olması sonucunda az da olsa oy kaybına neden olmuştur kibir abideleri?

Ben Hüseyin Demir olarak İstanbul seçimlerinin analizinde elbetteki Ak partinin İstanbul´da kaybetmesinin nedenleri olarak yüzlerce neden gösterebilirim, tabi kî partiler kendi yanlış ve doğrularını seçimlerden sonra oturup analiz eder ve gereken tedbir, yenilik ve gayretlerini ortaya koydukları sürece bugünün kaybedeni yarının kazananı olacaktır. Bizim her partiden beklentimiz en ufak bir makama seçilecek kişinin o makamı temsil etme noktasında liyakat ve yapabilirlik noktasında o makamın ehline teslim edilmiş olmasıdır. Farklı düşünceler siyasetin varlık sebebidir ki makamlardaki kişilerin değişmesi liyakat sistemine uygun olursa, değişimlerin makamlara gelecek isimlerinden öte bir durum gerçekleşmeyecektir.

Gönül ister ki hiçbir itirazın gerçekleşmeyeceği bir seçim ile makamları idare eden kişilerin seçilmesidir. Seçim kanununda verilen hakları kullanmak, yapılan usulsüzlük ve yanlışları düzeltme adına yapılan itirazların hak olduğunu bilmek ve kabul etmek lazım. Usulsüz olarak seçim kazananların bu milletin hür iradesine ipotek koymak anlamına geldiğini ve bunu milletin asla kabul etmeyeceğini de bilmek gerekir.

Seçimlerde kaybedenlerin, rakiplerini kutlamaları milletin taktirine saygı duymaları gerektiğini de hatırlamalı ve buna göre hareket etmeleri onların geleceği adına faydalı olduğunu hatırlatmak isterim.

Dün mazbatasını alan ve resmi olarak İstanbul büyükşehir belediye başkanı olan sn. Ekrem İmamoğlu´nu tebrik eder İstanbul adına hayırlı hizmetlere imza atmasını dilerim.