ÇÜNKÜ AHIN BULAMAYACAĞI ADRES YOKTUR.

Peki, insan olarak bizler nelere ah ederiz?

En çok ta canımızı yakan, bizi üzen, yüreğimizi acıtan olaylar ile karşı karşıya kaldığımız durumlarda içimiz yanarak ellerimizi semaya kaldırıp, içimizi yakan insanları Allah’aşikâyet edip, onu yüce yaratıcının ilahi adaletine havale ederiz değil mi?

Bir insanı üzmek, kırmak çok kolaydır, fakat yıkılanı onarmak için bir ömür gerekir.

‘’Birinin seni Allah’a şikâyet etmesinden SAKIN’’ Bu sözün şiddetinden adeta ürperiyorum, ne kadar ağır bir sözdür.

Allah muhafaza biri size bunu diyecek kadar onun canınıza yaktığınızda haliniz nice olur, bir düşünün.

Ah etmek, bir insanın uğradığı keder, üzüntü ve ıstırabını, acısını, canının yanmasını Allah’a ulaştırmasıdır.

Ah çekenin, ah edenin, cefa çekenin uğradıkları kötülükler karşısında içi yanmaktadır. Zira ah, ateştir.

Bu ateşten çıkan beddua zulmedeni, acı vereni, üzeni, kötülük yapanı, emanete hainlik edeni ve hak yiyeni yakar.

Hz. Peygamberimiz bu konuda “Mazlumun bedduasından sakınınız. Çünkü o dua, bir ateş kıvılcımı gibi semaya yükselir” demektedir.

Ah alan kişilerin dünyada da ve ahrette de hayatları zordur.

Kur-anı Kerim Ali İmran Suresi 4. Ayette “…Allah’ın izzeti var, intikamı da var” denilmektedir.

Çünkü Allah adildir, kulunun ahını kimseye bırakmaz, cezasını verir.

Ezilenin, canı yananın intikamını ezenden alır. Allah zulmedeni sevmez.

Bu nedenle dünya, bir imtihan dünyasıdır. Bu imtihanın, sınavın hikmeti de, bir ders ve ibret olarak insanlara verilmektedir.

Halk arasında “Etme bulma dünyası”, “Ah alan onmaz, iflah olmaz” diye önemli sözler vardır.

Kimsenin yaptığının yanına kar kalmayacağı, ektiğini biçeceği muhakkak olup, Yüce Allah’ın kanunudur. İşlediği günahlarının bir kısmını az da olsa bu dünyada çekeceği gerçektir.  

Halk arasında zulmeden, ah alan, lanet okunan kişiler için birçok atasözleri bulunmaktadır. ”Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste! Zulüm ile abad olanın sonu berbat olur. Ağlatan gülmez. Kötülük eden kötülük bulur. Mazlumun ahı indirir şahı. Bu atasözlerinden üzen, ağlatan, kötülük eden, zulmedenin cezasını bu dünyada, ilahi ceza ile çekeceği anlaşılmaktadır.

Etrafınızda pervane olup, sizi pohpohlayanların gözünü, kendi doğrularınızı anlatarak her şekilde boyarsınız da, peki yaptıklarınız karşısında kendi vicdanınızın sesini nasıl susturacaksınız?

Kötülük yaparken hesap etmediğiniz bir şey var ki oda yaptığınız her şeyinAllah tarafından görülüp, bilinmesidir.

Kork O Mahkemeden ki; Hâkimin kendisi Şahittir! (İmam Cafer-i Sâdık)

Öyle bir mahkeme ki; zaman aşımı yok.

Torpil yok, ceza indirimi yok. Seçim affı yok.

Her taraftan kameralarla kaydedilmiş.

İnkâr asla yok. Paranız hiçbir şekilde geçmiyor.

İşte o günlerin şiddetine kalmadan, kime neler yaptığınızı, eski defterlerinizi, vicdan kapılarınızıaçın ve bir muhasebe yapın, ben kime ne yaptım, kimin canını yaktım, ahını aldım deyin ve telafi etme şansınız varsa da bir an evvel onarmaya çalışın!

Ölümün sizi ne zaman, nerede yakalayacağı bilinmez çok geç olmadan hatalarınızı düzeltin.

Burada herkesi kandıra bilirsiniz de ahirette hesap çetindir veAllah adildir, kulunun ahını da kimseye bırakmaz… Saygıyla…

Günün Sözü;

İyi insan olan; görünen yerlerde reklam yapıp göz boyayan değil, görünmeyen yerlerde hayatlara dokunup örnek olan, dua alandır!

Allah her şeyi işitiyor, görüyor bunun için yaptıklarınız yanınıza kalmaz.