DEPREM DERSLERİ 29

DEPREM DERSLERİ 29

Mustafa Kıraç

MEDENİYET, ENANİYET, EMNİYET, MEDANİYET, MEGANİYET VE UYGARLIK.

MEDENİYET NEDİR? 

Medeniyet, doğal ihtiyaçlarla bağlantılı olarak karşılıklı şuurluluk farkındalığıyla ortak kabullere varmış, oluşum ve şekillenişi uzun sürelere dayalı, sosyal ve fiziki geçim yaşamınıni onunla şekillenip sağlandığı, enerji ve psikolojik yapıya göre ortalama bir davranış türü ile düzen yönü veren rehbersel yaşayış biçimlerinin ortak adıdır.

En kısa tanım olarak, şuur'un varlığına olan farkındalığın gereklerine verilen ortak adı'dır.

NASIL OLUŞUR? 

İİhtiyaca olan direkt yönelimler, çeşitli etki tepki ve zorluklarla karşılaşınca, olması gereken yol ve yöntemleri öğrene öğrene adapte olup uyum sağlamakla düşünmeden refleksi uygulamalar haline gelmeyle oluşmuş olur. 

UYGARLIK NEDİR? 

Uygar, uyumlu olandır. 

Çeşitli evrelerden geçmiş ve farkındalıklarla donanmış kişi, kendisi dışındaki farklara uyumlu/uygar olabilmektedir. 

Karakterinde iyimserlik olanlar, çeşitli evrelerden geçmeye ve tecrübeye gerek olmadan uyumlu olabilmekteler. 

Uygarlığı gelişmiş kişi, çocuk, yaşlı, deli, akıllı her çeşit yapının halinden ve diliden anlayıp ona göre anlayışlı bir diyalog kurabilir. 

Bir medeniyet oluşturmanın ve onunla bütünleşmenin yolu uygar olmaktan geçer. 

Kural ve sistemler içinde yetişen insan, uyumlu olur ve lazım olduğunda uymak için kural ve sistemler bulur. 

Medeniyet araç, uygarlık da şöför hükmündedir. Şöför olunmadan sürüş olmaz, Uygar olunmadan medeni olunmaz. 

Uygarlığımız pekiştiğinde, yaşam yolunda 

nasıl bir medeniyetle yürümemiz gerektiğini, gitmemiz gereken yere ve önümüzdeki yola göre bulmaya çalışırız. 

MEDENİYET, ENANİYET DEPREMİNİN DERSİNDEN DOĞMADIR. 

İhtiyaçlar, karşılanıp giderilmek için dikkattin rotasını kendilerine yönlendirirler.

Öncüsü olan şuur'a her şeyin altında sadece kendisinin gözetilmesini dayatan ihtiyaç, bunu başardığında ben merkezci bir yapı şekli ortaya çıkar ve bu şeklin adına enaniyet denilir. Her iş'te temel niyet hep kendisi olduğu için. 

İHTİYAÇLAR+ŞUUR=MEDENİYET 

İhtiyaçlar yaşam teminini sağlayan daimi bir akımdır. Yön belirtme özellikleri yoktur. Akımın olabildiği her yere fayda yada zarar hesabı yapmadan sadece akarlar. Elektirik gibidirler. Yeterki madde iletken olsun misali, yeterki ihtiyaç görülsün.

İhtiyacın rastgele akımı şuursuzluk olduğu için medeniyet oluşturmaz. 

Şuur bilinçtir. Bir çok şeyin ve daha sonralarında hesabını yapıp ihtiyaç giderimlerine bu hesaplarıda katarak şekil verir. 

Örnek olarak: karşı tarafın önündeki suyun sanki hiç kimse yokmuşçasına sadece ihtiyacın sesiyle alınması durumunda, bazı olumsuzlukların baş gösterip yayılacağına ve genel düzenide bozabilecek dereceye kadar varabileceğine dair olan bilincin hesapsal sesi'de suya olan yönelime katıldığında izin, rica yada karşılığını ödeme gibi alışverişsel şekiller ortaya çıkarır. Bu şekilde mecburiyetin buluşsal ihtiyaç giderim biçimlerinin toplam adları medeniyettir.

İhtiyaç giderimlerinde başkası ve sonuçlar mecburen dikkate alındğı için şuur, kurallar bulur ve medeniyet ortaya çıkar 

MEDENİYET, MEDANİYET DİYE TABİR EDİLDİĞİNDE İÇERİĞİNDEKİ BİZCİLLİĞE DENK GELİR. 

Bugünlere karma lisanlarla zenginleşerek gelen tanımlar açısından ena niyet, ben niyet. 

Meda niyet, bizde niyet. 

Em niyet, biz niyet anlamlarınada gelmektedir. 

Bencil olan enaniyete karşılık, bizcil olan emniyet ile medaniyet denk gelir. 

Niyetlerin sadece kişisel çıkar gözetimli olmasını ifade eden ena niyete karşı, kendi dışındakileri ve sosyal düzenide gözeten olarak medeniyet, ortak tutunma dalı olmuştur. 

Enaniyet kaynaklı art niyetin sisli ve kaotik ortama sebep oluşuna alternatif olarak medeniyetin/şuursal hesaplılığının şeşfaflığı, çıkış ve çözüm yolu olarak bulunmuştur.

ŞEHİR VE MEDENİYET

Medeniyetin toplu yerleşik yaşam ile doğuşu, ve bu yüzden genelde şehirle anılması, çeşitliliklerin çoklu ortam içinde ortak değerler oluşturup o değerler üzerine birlikte birbirleri ile uyum/uygar içinde yaşamalarından kaynaklıdır.

Kişi, kendisini aşıp içinde yaşadığı toplumun sağlık huzur ve mutluluğunu gözetmekle ancak kendisinin de hakiki manada bunlara kavucağının farkındalığıyla enaniyeti aşıp uygarlaşarak medeniyete varır.

TOPLUMSALLIĞIN DÜZENLİ YAŞAMI, ENANİYETLİ DEĞİL, MEDENİYETLİ KİŞİLERLE MÜMKÜNDÜR. 

Düzenli toplu yaşama ulaşmanın yolu, enaniyetten kaynaklı haset, kin, kıskançlık ve hazımsızlık gibi bencil duygular üzerine detaylıca durup bunlar arasında birlik sağlayıcı medenyetli meganiyeti öne çıkarmaktır.

EM NİYET 

Bizcil açıdan emniyetin, medeniyet ile ikizi olan medaniyet arasında bağlayıcı bir ara unsur olduğu görülmektedir. Em niyet demek, biz niyet demek olduğu için, niyetin bencil değil bizcil olduğunu beyan etmekle tanımında güveni ifade eder. 

Emniyetli/biz endeksli kişilerden oluşan toplum yada dünya, bilim yolunun pozitif boyutunda ilerleme sağlar.

YENİ VE ORTAK BİR DÜNYA MEDANİYETİNE OLAN İHTİYAÇ, DOĞMUŞ VE HASIL OLMUŞTUR.

Yeryüzünün insan çeşitleri, birbirlerini ve özelliklerini özellikle teknoloji sayesinde artık daha iyi tanıyıp bildikleri için, yaşam yolunda hangi özelliğin hangi kısımda olması gerektiğinide bilip kabullnmekle birlikte yürümenin kolaylığına ulaşmışlardır.

Bundan dolayı her medeniyet, her taşın kendi yerinde olması gerektiğini düşünmeden otomatikman bilip uygulayıp yeni ve ortak bir medaniyete ve ordanda meganiyete varacaktır.

MEGANİYET NEDİR?,

Şehir biz'i medeniyet, ülke biz'i medaniyet, dünya biz'i ise meganiyettir. 

Gencin düşünmeden ayakta olan yaşlıya oturma yerini vermesi, genel olarak yerleşmiş ve olgunlaşmış bir medeniyettir.

Gencin medeniyet olan biz çemberi, dünyayı saracak kadar büyümüş ve yaşlının nereden kim olduğuna baktırmadan o an kendisiyle uyumlu olan yerine geçiren medeniyet, genel gidişatın sağlığı için doğru yol üzerinde gelişip medaniyete, medaniyetten meganiyete dönüşür.

Uzay çağına girmiş ve uygarlaşmış olan dünyanın meganiyet aracına ihtiyacı doğmuştur.

İNSANLIK SAĞLAM BİR MEGANİYETE NASIL VARABİLİR?

Her alanda dünyanın genel sağlığını dikkate alıp arzulayabilecek eğitimsel niyetlendirme metodları geliştirilerek varılabilir.

Mevcut bölgesel medeniyetlere bakıp eserlerindeki ibret ve örnekleride yol buluş  için kullanma gereği vardır. 

O yüzden öncelikle medeniyeti ve çeşitlerini iyice tanıyalım. 

Doğal medeniyet.

Mecburi medeniyet. 

Taklidi medeniyet.

DOĞAL MEDENİYET 

Doğal medeniyet, kişinin duğuştan karakterinde şuursal öncülük bulunandır. Nefes, su, tabiat, sevgi, saygı ve empati gibi değerlerin sürekli farkında olmakla gereksiz arzuların esaretine girmeyen ve bundan dolayı enaniyet taşımayandır.

MECBURİ MEDENİYET

Şair bunun için teşbih olarak "tek dişi kalmış canavar" tabirini kullanmakla, medeniyetin mecburi olanıyla beraber diğerler boyutlarınında bulunup tanımlanmalarına vesile olmuştur.

Mecburi medeniyet, doğallığından dolayı değilde, gücünü yitirmişlikten dolayı artık kötü olamamaktan insani değerlere uyum sağlayan demektir. 

Kişilerin hasta, yaşlı, çaresiz yada baskı altında oluş gibi sebeplerden dolayı uslu ve uysal olmaları gibi.

Tek dişi kalmış canavar teşbihi, beyan tarihi itibarı ile birinci dünya savaşıyla köşesine çekilen yorgun boksörler misali o zamanki mevcut ortam halinin iç yüzü olarak beyan edilmiştir.

Nitekim, otuz yıllık süre içinde dişleri tekrar çıkan canavar, canavarlığını yeniden icra etmekle teşbihli beyanın isabetli oluşunu ortaya koymuştur.

Canavarın hazzı canavarlık olduğu için, birinci genel savaşın ibret olması gerekirken, ikincisi için örnek olmuş ve dünyayı üçüncüyede kaşımaktadır. 

İbretlik boyut, savaş depremiyle ancak canavarın tekrar dişlerinin döküleceği dersi olabilir ki buda, erişilen güç itibarı ile duyulan özgüvenden dolayı aynı kumarı bir daha oynama dürtüsünün harekete geçmesi karşında arka plana itilebilmektedir. 

Yani, üçüncü bir dünya savaşı için psikolojik ve silah gücü olarak olgunlaşma süreci, yıkılım derecesinin bilinci üzerine plöfcüklerle oraya doğru sahte gidiş kaprisleri olsada en yavaş seyriyle işlemektedir. 

Ayar için üçüncü dünya savaşına sahte atıflar olsada, yeni nesillere yönelik bir gerçeğine dönük eğitimsel bir dolduruş yönü vardır.

İkinci dünya savaşın tetikleyicisi de böyle bir dolum ile genel savaşa sebep olmuştu. 

TAKLİDİ MEDENİYET

Birbiriyle boğuşma içinde olanlar, boğuşma içinde olmayanları görünce, çıkış yollarını onlara benzemek olarak görürler. Kısmen öyle olsada, asıl karakter itibarı ile hakikisi gibi sürdürmede zorluklar ve tökezlemeler olabilecektir. 

Asıl olan, her toplumun kendi karakterinin yapısal şeklini sebep ve sonuçlarıyla derinlemesine inceleyip, kendine uygun doğal medeniyetini bulmasıdır. 

Herkes bu şekilde kendisi olduğu zaman, medeniyetler arasında tanışma, dayanışma ve konum/görev taksimadının kolaylaşmasıyla birlikte yol yürüme işi de kolaylaşır.

Yemek yiyişler farklı olsada ortak merkezi noktalar, yemeğin mideye gitmesidir. 

Bütün çeşit doğal medeniyetlerin tarzları farklı olsada, ortak merkezi özellikleri, sağlıklı huzurlu ve güvenli bir dünyaya giden yola olacak.

Her çeşit karakterin medeniyeti, kendine göre meganiyete uygun/uygar olduğu zaman, şekil ve tarzların birbirlerine yönelik negatif etkisi kalmaz. Aşırılıkların orta derecesi, her zaman uyum için uygun olmuştur.

Bütün çeşit medeniyetler, iyi bir dünya amacıyla eğitim ve öğretilerini orta dereceyi tuturmak üzere şekillendirecekler.

İNSAN, TANIŞMAK, BİLMEK VE BENİMSEMEKLE BİZCİL OLUP, SAĞLAM MEDENİYETE VARABİLENDİR. 

İnsanın doğal mekanı cennetvari bölge olması itibarı ile insan, zararsız doğal medeniyet üzerinedir.

Sahip olduğu şuur'dan dolayı şerefli olarak anılır.

Şeref, muhasebesizce dürtülere yenik olmayışı ifade eder.

Aslen şerefsiz insan yoktur. Şuuru/şerefi dürtülerin galibiyetine teslim olmuş yada esir düşmüş insan vardır.

İnsan, kendi yaşamı için daha zorlu olan bölgelere geçtiğinde, geçim için başvurduğu farklı yollar arasında kötülük de vardı. Ortam kötülük çekirdeğini besleyip büyütmeye müsait olunca kötülük, gelişip kültürleşmekle insana özgü medeniyeti görünmeyecek kadar gerilerde bırakabilmiştir.

DÜRTÜSEL SON UC'LAR 

Yetmiş dokuz yaşındaki adam olayı ile gencin okul basıp öldürme olayı, dürtü hakimiyetli yapının varabileceği son uc noktaları beyan eder.

Bu depremler bize, yeni nesillere yönelik yol haritası dersleri için kırmızı alarmdırlar. Dürtü hakimiyetinin yıkıcı sonuc tehlikesini bildirirler.

Son büyük depremle ortaya çıkan gayri insani haller dahil benzeri her durum, yeni yasalar ve yeni yönetim biçimleri üzerine nelerin dikkatte alınması gerektiğini bildirirler. 

İnsani güdünün şuursal yolu için iyimserlik aşılayıcı eserler, pozitif doyum ve pozitif gelişimi destekler. Bir leylek yuvası yapmak bile insana kabiliyeti itibarı ile sorumluluk sahibi olduğunu gösterir ve bu sorumluluğu sürdürmeye katkı sağlar. 

Devletin bozulmaz ve yıkılmaz bir yapı olmayışı, tutunulabilecek en sağlam dalın uygar görüşlü medeniyetin insaniyeti olduğunu bildirir.

Uygar görüş demek, cı eki olmayan kendisi demektir. Siyah'a siyah'cı beyaz'a beyazcı denilmediği gibi. Doğuştan o rengi tercih etmeden öyle olduğu için tercih belirteci olan cı ci eki almaz. Ağızdan yemek yiyici denilmediği gibi. Yani uygar görüş demek, tercihten ibaret olmayan seçenek olmayan tek doğal yol demek. 

YENİ YASALAR VE YENİ YÖNETİM BİÇİMLERİ ÜZERİNE UYGAR GÖRÜŞ

Bir vücudun her bir parçası birbirleri için birer uygar olduklarından iş gören bir vücut ortaya çıkarırlar.

Farklı organlar, birbirlerini tanıyıp neden farklı olduklarını bulup kabullenmeyle üzerlerine düşen uygarlıklarını bilip görevlerinde bulunurlar. 

Her biri kendisiyle uyumlu görevi yerine getirmekle, bütünsel vücudu oluşturmuş ve vücuda sağladıkları yaşamın kendilerinede yansıyan düzenli ve sağlıklı bir yaşam payını temin etmiş birer uygar, medeniyetli, medaniyetli ve meganiyetli olurlar. 

Bütün kurum ve kuruluşlar bu vücutsal organik düzen içinde işlemektedirler. Bu icadi bir sistem değildir. Tabiatiktir. Doğaldır/uygardır.

Dünyanın mevcut hali bu doğallık la bu günlere gelmiştir. Bundan sonrada ancak yine bu doğallık la yürüyebilir.

Yer yer ve zaman zaman mide yada ayak baş görevinde,yada başka özellikli bir organ kendisiyle uyumlu olmayan başka bir konum ve görevde olduysa, zaten orası hastalıklı özürlü bir yapı olmuş olur. Özürlülük doğal sistemde değil, sistem parçalarının yanlış yerlerde olmasından olur.

Kendisine ıygun olmayan yerde olma hatası, kıralığıda demokrasiyide çekilmez kılar. Vücut sisteminden kopamama durumunda olmalarına rağmen, isabetsiz konum ve görevde bulunmaktan dolayı, hastalıklı sonuç her ikisi için de aynı olur. 

Bugün bir kişi'nin yada bir topluluğun hangi organ olmaya uyumlu olduğunu isabetlice tespit edebilecek düzey vardır.

Ulaşılmış en değerli imkanlardan bir taneside budur. Üzerimize düşen iş, bu imkanın farkına varıp gereği üzerine düşünmektir. Yoksa ne padişalık ne cumhuriyet, nede başka bir yönetim biçimi sağlıklıca iş görmez.

Seçim işi, kavgaya alternatif bir sistem olarak iyidir. Yanlış olan kısım, seçilecek kişinin yapısal özelliğinin vekilliğe uygun olup olmadığına dair kontrol için çeşitli süzgeçlerden geçmiş olması gerekirken, sadece çok oy alabilme özelliğine bakılır olunmuştur.

Küçük bir iş yeri bile alacağı elemanın özelliklerini sorgularken halk, seçeceği elemanını değil özelliğini sorgulamayı, bazen hiç tanımamış da olabiliyor. Bu durumda doğru organın doğru yere denk gelmesi tesadüfe kalır.

Gelişen vaziyet itibarı ile megasal bir vücuda dönüşen dünya'ya, paralel olarak bu mega vücudun içinde meganiyetliliğe dönüşmesi gereken birer organları olmak durumundayız.

Tencere büyüdükçe kapak da ona uymak zorunda. Aksi halde ne kapak kalır nede tencere düzgünce iş görür. Dünya yaşamı sorunsal şekliyle devam eder.

DÜNYA'NIN SAĞLIKLI YOLU, ORGANLARI DOĞRU YERLERİNDE OLAN VÜCUT SİSTEMİDİR.

Yeryüzünde en sorunsal karakterler dahil, her çeşidin vücut içinde bir iş görmeye tekabül eden bir yeri vardır. Vücutsal işler olmayınca verim yerine sorun üretimi olur. 

Bütün mesele sadece vücut olup olmamaktadadır.

Vücut olunduğunda her çeşidin yerleri net olarak gözükecektir. Düşünen düşünme işini, koşan koşma işini görür vs. Bu olmadığı zaman, düşünmesi gereken koşmak, koşması gereken düşünmek zorunda kalacağı için, doğru düzgün işlerin ortaya çıkmamasıyla dengesiz ortamlar oluşup derinleşir. 

Vücut sistemi bir tercih değildir. Doğal bir varlıktır. Her parçanın kendi yerinde ve görevinde olması da tercih değil doğal bir sistemdir. Teknoloji de bu sistemle vardır.

Gelişmişlik, organ ve görev tespit sorununu aykü ölçer örneği gibi çözebilecek dereceye ulaşmıştır. Bütün farklar kendini ve diğerini tam ve net olarak tanıdığı zaman, konum kabullenmesi kolay olur ve herkes kendine uygun konumunda mutluluğunu bulur.

Vücut sistemi bilinci yerleştiğinde farklar, farklılıklarının nedenini ve görevini daha kolay anlayıp kendisiyle uyumsuz konuma geçmeye çalışmazlar.

Not; sorunsalıktan uzaklaşmak adına duyulan ihtiyaç üzerine bu yazıda medeniyet kavramı boyutlandırılarak geliştirilmiştir. 

Ülke kavramı, bilinmeyen başka medeniyetin varlığını ve uzaklıklığını belirtmekten kaynaklıdır. Bugünki başka bir gezegen gibi.

Yani ülke, başkasının başkası hakkındaki tanımıdır. O, bu, şu gibi. 

Kendi yaşam alanını tanımlama biçimş6 yurt'tur. 

Günümüzde yandaki komşudan çok başka ülkeden olan haberdarlık, yeni kavramları ihtiyaç olarak dayatmaktadır. Yakın alanda fizikteki KOM'şu, ülke denilen uzak alandaki ise, bilinçteki KOM'şu haline gelmişlerdir.

Gerçekliğin böyle gelişimi, beraberinde tanım gelişiminide gerçekleştirir.

Uzak olan evin içine kadar geldiyse, onu karşılama biçimi de olmalı. Bu biçim'e en uygun ve insanlığı besleyecek tanım, "meganiyet" olmuştur.

Uzaklık, evin bir parçası olduğu için, sıkıntısına üzülmek, refahına sevinmek doğuyor. Ruhsal olarak "büyük aile çiftliği" ile bütünleşme olabiliyor. "Ailenin yeni üyesi" ile farklı diyarlarda gezinip beraberce ailelere yeni üye olma olabiliyor vb. 

Bizleşmek ve doğruyu birlikte aramak, insanlığın yükünü hafifletecektir.

Dikkate almak dileğiyle…



Anahtar Kelimeler: DEPREM DERSLERİ
  • BIST 100

    9915,62%2,05
  • DOLAR

    32,42% -0,15
  • EURO

    34,65% -0,66
  • GRAM ALTIN

    2439,28% 0,14
  • Ç. ALTIN

    3999,24% 0,19

Egazete


  • Pazar 23.6 ° / 10.3 ° Güneşli
  • Pazartesi 25 ° / 10.5 ° Güneşli
  • Salı 24.3 ° / 9.9 ° Güneşli

Ağrı

28.04.2024

  • İMSAK 03:31
  • GÜNEŞ 05:05
  • ÖĞLE 12:10
  • İKİNDİ 15:58
  • AKŞAM 19:06
  • YATSI 20:34