DEPREM DERSLERİ 11

DEPREM DERSLERİ 11

MUSTAFA KIRAÇ

Not: dünyanın gelmiş geçmiş en büyük üçüncü depremlerinden olan bu son deprem, genel gidişatın sorgulanmasını insan iç yapısına kadar genişletmiştir.

Küresel ısınma, nüfus artışı, tükenen kaynaklar ve silahlanma. Bunlar, geleceğin felaketlerini kırmızı alarm niteliğinde haber veren faktörlerdir. Hepsinden önemlisi, bu faktörlere yönelik umursaması olmayan haz düşkünü insan tipi faktördür. 

Çare ve çözümü en zor olan faktör. insanın edindiği şekildir. Haz düşkünü şeklindeki insan tipi, felaketlerin felaketidir. Yani, felaketlerde yaşama tutunma çabası oluyorken bu tip insan, her şeye haz ekseninde baktığı için, doğal yada yapay felaketlerde bile kişisel menfaatine anlık açıdan bakar ve felakette de hazına uygun yem aramakla felaketin felaketi olabilmektedir

Yeni nesiller, haz düşkünü olarak şekil aldıklarında, sorun çözen değil, sorun üreten ve çözüm zorlaştıran nesil olurlar. Empati vicdan gibi değerler tamamen biter ve "koruyucu polisten kim koruyacak" meselesi ortaya çıkar.

Ufukta, yaralıya yardım değil, onu soyan bir insan tipinden oluşacak olan bir dünya nüfus yığını'nın gelişi görünmektedir. Bu çağın bu gayri insani tarzda şekillendirici haz virüsü, çözüm için dünyanın birlikte hareket etmesini zaruri kılmaktadır. 

Dünya ülkeleri arasındaki düşmansı rakibine duruşlar, ortak sorunların beslenip büyümelerini sağlayan rahat bir atmosferidir.

İnsanların birbirlerine düşmesi demek, insan düşmanı gayri insani hal virüslerin ortaya çıkıp yayılılımı demek olur. Örnek olarak, medeniyetlerin yeni ve daha insani bir dünya için buluşmaları gerekirken, birbirlerine karşı nüfusu silah olarak artırmayı hedeflemek, gelecek dünyanın kaotik yapısına katkıda bulunmak olur. Bütün her tarafın bu tür anlayışlarda  olmaları, gelecek için daha iyi bir dünyayı işaret etmez. 

Tarihi savaş kostümleri, o tarihlerin gayri insani hallerinin ve yaşanmış vahşetlerin göstergesidirler. 

Dünyanın ibret olan görüntüleri örnek görüntüler değillerdir. İnsan, geçmiş tarihin günahlarından sorumlu değilken, onların insanlık için ibret olan eserlerini bugünlere onaylı örnek olarak taşımak, geçmiş günahlara paydaşlık olabilir. 

İbret ve örnekler, daha iyi bir dünya açısından ayıklanır ve bunun için yolun doğrusunu bulabilmek adına olması gereken zamanda ve yerde dersler çıkarmak üzere ihtiyaç olarak kullanılır. 

Dünyanın yanlış şekillenişi, insanın yanlış şekillenişi olur. İnsanında yanlış şekillenişi dünyanın yanlış şekillenişi olur. Yanlışı görebilen onu bildirmekle mükellef olur. Aksi halde o da cezai bedeller olduğunda kendisine düşen kısma paydaş olur.

Her insan kalan ömür süresini, en mühim sermayesi olarak dünyanın cennetvariliğe yönelik rota çizebilmesi için kullanmalıdır. 

Bu amaca yönelik olarak bu makalelerde de bazı çıkmazların çözümü için deprem mahkemeleri diye sanatsal bir lisanla dünyanın kurtuluşuna katkı sağlanmaya çalışılmaktadır. 

Sanatsal lisan'ın ikinci bölümündeyiz. 

DEPREM MAHKEMELERİ 2

İnsan iç mahkemesinin dış lisana tercümesidir.

ÖZET: Bu mahkeme, insanı yönlediren ve insana davranış şekli veren iç etkenlerin vücut üzerinde yönetim hakkına dair birbirlerine yönelik açtıkları davadan ibarettir.

Daha öncelerde de yönetim için aralarında çekişme olan bu etkenlerden bazıları, kendi değer derecelerinin geçenki büyük depremle birlikte yönetim hakkı olarak netleştiğini idia etmekteler. 

Bu durum, başlangıçtan bugüne devam edegelen içsel savaşın deprem vesilesiyle mahkemeye taşınmış halidir. 

Not: etkenlerin bu duruşması ikinci bölümdür. Daha iyi anlaşılması için birinci bölüm okunmalıdır.

İkinci bölüm başlıyor. İzleyelim... 

YAŞAMIN DAVASI 2

Donk...

HAKİM - Duruşma başlıyor.

Davacılar sözcüsü, en son, şehvetin hakim olduğu vücutların yönetiminde olacak dünyanın kaotik bir yapıda olacağını ve depremle bunun beyan olunduğunu  belirtmiştin. Haalen aynı görüştemisin?

NEFES - evet hakim bey. 

HAKİM - o halde devam et. Nesil devamcısı olan şehvetin kaotik atmosfere nasıl bir katkısı olur ve depremle bu katkı nasıl ortaya çıkmıştır?

NEFES - mahkemenin hakimiyetine ve hakkaniyetine saygılar. 

Şehvetin nesil devamlılık yönünede saygılar. 

Öncelikle onunla aramızdaki öncelik meselesine değineyim. Bir cümlesinde diyorki: "ben olmazsam yaşam teminciler neyin yaşamını temin ederler..."

halbuki öncelik meselesinde yine nefes vardır. 

Şehvet nefes ile görevini yapabilmektedir. Yani nefes olmadan şehvet nesil'in devamı için tohum ekemez. Dolayısıyla var oluş mekanizmasının ilk sırasında yine ben, yani nefes vardır. 

Şehvetin kaotik yapıya temel olma yönüne gelince... 

Onun haz boyutu vardır. Bu boyutun yerine çiftleşme esnası acılı sancılı olsaydı. O görevinden kaçar olup nesil devamlılığı zorlaşırdı. Yani o hazzın var oluş görevi, neslin devamına kolaylık sağlayış içindir. 

Şehvet, nesil devamlılık hazzını nesil devamlılık için değil, büyük oranda sadece hazzı duymak için kullanmaktadır. Yani doğumun olmayacağını bile bile insan tohumunu yersiz, zamansız ve alakasız yerlerde yine bile bile isteyerek dökmektedir. Tohumlarda, vücudu ortaya çıkarmak için buluşma heyecanı vardır. 

Tohumların hayal kırıklığı onlar için adeta bir zulüm olmaktadır. Yumurtaya koşma ve yumurtanında bekleme hayalleri yok olduğunda, acılar içinde beduasal bir halde olabilirler. Her şeyin bir karşılığı varsa, o zulmünde derecesine göre bir karşılığı vardır illaki. 

Şehvet hazzını duyduran o mekanizma, aynı zamanda kin ve nefreti de duyduduran mekanizmadır. Yani ne kadar çok şehvet işleyişi, aynı zamanda o kadar çok kin ve nefret işleyişi de demektir. Şöyle: haz duyusu, öyle bir şahlanış algısı içine giriyorki, en küçük bir rahatsız edilmeye bile tahammülü kalmıyor. Bundan dolayı hassaslaşır ve en küçük bir yan bakışı bile kaldıramayıp nefret üretmeye başlar. Şahlanmış şahlı birine yan bakışın etki ettiği gibi etkilenmektedir. 

Gurur ve kibirin ham maddesi, şehvetin sağladığı şahlanış hazzıdır. Bu haz, secde eden değil secde edilen konumunda oluşun ifadesini güder. Milyonlarca tohumun secdesine karşılık, yani verdikleri hazza karşılık, şah'ın onları insan oluş vaadi ile dışarıya salışı vardır. Secde edenler gitti şahlık bitti. O yüzden yeniden şah olmak için secde edici, yani haz verici tohum üretmek gerekiyor. Üretim için içsel hayal yada dışsal şahlık vaad edici etkenlerle tahrik olmak gerekiyor. Tahrik, şahlık verme vaadi'dir. Şah demek, kendisine hizmet edilen dokunulmaz demek olduğundan, küçük bir dokunuşla şahlık kibirlik olur. 

Şehvetin işleyiş amacı sadece o haz olunca, bir çok insanlaştırıcı değeri o hazza kurban edebilmektedir. Doğum süresi yılda bir iken, o ise haz için tahriklerle tohum üretip dökmeyi neredeyse günlük ihtiyaç haline getirmiştir.

Genel yaklaşımın çiftleşme konusuyla ilgili bu şekildeki haz öncelikli yanlış anlayışından ve bundan dolayı da ortaya çıkan tahriksel atmosferinden kaynaklı olarak, şehvetin hareket mekanizması da zamansızca tahriklenerek devreye girebilmektedir. Yani doğal program olarak yılda bir olan tohum ekme gereksinimi, tahriklerle yapay olarak günlük ihtiyaçlar sırasına girdirilerek bünyeye yapay bir ihtiyaç basıncı uygulamaktadır. Bu basınç, gıda olmayan sigarayı en öncelikli gıdaymış hesabına getirilen basınçla aynıdır. 

Sigaraya dair uyarılar ve önlemler olmazsa sonraki nesiller, sigarayı olmazsa olmaz diye gıdaların en önceliği olarak kabul edip neredeyse sigarayı kutsiyet derecesinde ele alabilirler. Bu örnek, şehvetin günümüze kadarki süreçlerde ayardan çıkmış yönünün ne şekilde doğal olarak kabul edildiğini beyan eder. Bir şeyin aslı anlatılmadığı sürece, nesilden nesile asıldan uzaklaşma olur ve zan kaynaklı sahte asılları kabul etme durumu ortaya çıkar.

Sigara tiryakisi olmuş bir toplumda doğanlar için sigaranın ihtiyaç olarak öncelikli gıda olacağı gibi, Şehvet hazzına tiryaki olmuş bir dünyada doğanlar için şehvet, günlük bir ihtiyaç olmuştur. 

Sigara, savaşın bitişini kutlamanın barış çubuğu olarak ortaya çıkmıştır. Yani bir yerde çatışan tarafların barışma esnasında aralarındaki kin ve nefreti sigara dumanı ile atma töreni iken, giderek gündelik ve hatta dakikalık bile olmuştur. Sigara tiryakisi asıl'a dönüşü yapamazsa bile, olmaması gereken halde oluşunu kabul edip yeni nesilleri olması gereken hal'e doğru itebilir. 

Şehvet tiryakisi olmuş dünya, olmaması gereken halde oluşunu kabul edip asıl'a dönüşü yapamazsa bile, yeni nesilleri olması gereken hal'e doğru bitebilir. 

Şehvetin zamanından önce daimi olan basıncı, empati duyusunun enerjisini almakla empatiyi işlemeye kapatır. Kapalı olan empati duyusu, her çeşit gayri insani arzulara yönelmeye yol açmış olur.

Basınçlı arzu ve amaçların güdüleri empati kapatır.

Şehvetin doğum için araç olan hazzını amaç yapan yanlış algının kaynağı, onun fabrika aylarından sapıldığının dikkate alınmayışıdır. 

Şehvetin güdümünde olan kişi bünyesi, kendini dokunulmaz ve kendisine hizmet edilmesi gereken olarak görmektedir. Bu görüş, şehvet hazzının şaha kalkış esnasından kaynaklı görüştür. O esnadaki şah oluşunun diğer esnalardaki geçersizliğini görünce, içsel bir çılgına dönüş yaşayabilmektedir. Ergen'e "deli kanlı" dedirten etken, bu şekilde oluşmaktadır.

Ortamın hükmü ergenin elinde olması demek, ortalığın toz duman olması demek olur. Yani hükmün, yetişkin ergenlerde olması demek, ortalığın her an empatiden yoksun kaotik hallerin ortaya çıkması demek olur. 

Donk...

HAKİM - buraya kadarki cümlelerinizin anlaşılması için sözünüzü durdurmanız gerekmektedir. Aksi halde dinleyici bünye için ağır ve anlaşılmaz olur. Varsa özeten bir cümle ekleyip devamını sonraya bırakmalısın.

NEFES - tamam hakim bey. 

Özet olarak, şehvetin artı olan özelliğine zararlı eksiler bulaşmıştır. Bu izahlar bunun içindir. Bu izahları, bir doktorun faydalı bir gıdanın nasıl zararlı hale dönüştüğüne dair izahıyla aynıdır. 

Takdir sizin ve ilgiyle dinleyenlerindir. Teşekkürler. 

HAKİM - bizde görüşünüzde izahsal yol izlemenizden dolayı teşekkür ederiz.

Donk...

Davalı, izahları kavrayabildiniz mi?

ŞEHVET - sayın hakim ve sayın dinleyenler, sizinde belirttiğiniz gibi uzun bir izahla karşılaştık. Uzun izaha anında cevap vermek, izahın tamamını kavramış olmayı gerektirir. Belki toplam olarak bir cevap çıkarabilirim ancak bu cevap, izaha karşı izah şeklinde değilde, daha çok etkinin tepkisinden dolayı refleksi bir cevap olur.

O yüzden izahı detaylıca düşünüp haklı ve haksız yönleri ayıklayabilmem ve izahın her cümlesini tekrar gözden geçirerek değerlendirebilmem için bana zaman lazım. 

HAKİM - anlaşıldı. Zaman istemek yerine refleksi cevabı tercih etseydiniz cevabınız nasıl olurdu?

ŞEHVET - şu an biriken yoğunluğu bir anda dışa vursam şöyle olur: "mademki ayardan çıkmış ve bu kadar zararlı yönler edindiysem, beni hiç bir şekilde kullanmayın... O zaman görürüm ben halinizi..."

Bu tür cevapların bana haklılık veremeyeceklerini bildiğim için, bende haklılıklarımı ve o izaha olacak olan cevabımı izahen dile getirmeliyimki, karşı tarafın haksızlıklarıyla beraber haklılıklarını da tepkiye maruz tutmakla haksız konum elde etmeyeyim. 

HAKİM - evet, o tür ayıksız ve tepkili cevaplar, ön yargılı ve  psikolojik etki ve tepkiden olup hakikate ulaşmada ve adaletin yerini bulmada engel teşkil eden cevaplar olurlar. 

Zaman isteme talebin doğru ve haklı bulunmuştur.

Donk...

Bu duruşma üçüncü bir tarihe ertelenmiştir.

 



Anahtar Kelimeler: DEPREM DERSLERİ
  • BIST 100

    10276,88%0,67
  • DOLAR

    32,34% -0,07
  • EURO

    34,74% 0,06
  • GRAM ALTIN

    2390,37% -0,26
  • Ç. ALTIN

    3880,65% 0,07

Egazete


  • Pazar 14.3 ° / 4.9 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Pazartesi 14.2 ° / 5 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Salı 14.1 ° / 4.3 ° Orta kuvvetli yağmurlu

Ağrı

05.05.2024

  • İMSAK 03:19
  • GÜNEŞ 04:57
  • ÖĞLE 12:10
  • İKİNDİ 16:00
  • AKŞAM 19:13
  • YATSI 20:44